

TBB Dergisi 2012 (98)
Hüsamettin UĞUR
329
da tutulan kurumve kişilerin işledikleri suçlar nedeniyle özel soruştur-
ma usulüne tabi kılınmaları bir nebze anlaşılmakla birlikte bunlar için
ayrı etik ilkeler de ortaya konulmadan “
Etik Davranış İlkeleri”
nden
muaf tutulmalarının
“rasyonel bir izahı yoktur.”
Bu yönüyle de yasa
haklı olarak eleştirilmiştir.
51
,
52
5176 sayılı Kanun’un 5/3. maddesinde Etik Kurulu’nun, bir kamu
görevlisinin etik davranış ilkelerine aykırı işlem veya eylemi olduğu-
nu tespit etmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, (ki yönetmeliğin
39. maddesine göre kararlar başkan ve üyeler tarafından imzalanmak-
la kesinleşir) buna ilişkin kararı Resmi Gazete aracılığıyla kamuoyuna
duyuracağını öngörmekteydi. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin, sözko-
nusu düzenlemeyi demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ada-
let ilkelerine dolayısıyla hukuk devletine ve kişinin maddi ve manevi
varlığını geliştirme hakkına (Anayasa’nın 2. ve 17. maddelerine) aykırı
51
“Erklerden birisini dışarıda bırakan etik sistemi her an çökmeye mahkûmdur. Bu bağlamda,
devlette etik ilkelerin hayata geçirilmesi üç erkin tabi olacağı etik davranış kurallarının
erklerin kendi özellikleri göz önünde bulundurularak ayrı ayrı düzenlenmesini,
yaptırımlara bağlanılarak, etkin uygulamayla hayata geçirilmesini gerekli kılmaktadır.
Yasama ve yargı mensupları için de ivedilikle etik yasa ve kodlar yürürlüğe sokulmalıdır.
“Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri için Model Davranış Kuralları”
ve uluslararası
uygulamalar dikkate alındığında üniversitelerin ve silahlı kuvvetlerin de kapsama
dâhil edilmesi gerektiği açıktır. Zira yasanın, üniversitelerin veya TSK’nın mevcut
özerkliğini zedeleyici ve ortadan kaldırıcı bir etkisi bulunmamaktadır.
Yaptırım mekanizmaları kanunların uygulanmasını sağlayan en etkili yollardır.
5176 sayılı Kanun etik ihlallerle ilgili yalnızca Resmi Gazete’de yayınlanma
yaptırımını öngörmektedir. Ülkemiz şartları gözönüne alındığında böyle dar
kapsamlı bir yaptırımın yönetmelikle düzenlenen etik standartların hayata geçi
rilmesinde etkili olamayacağı açıktır. Bazı ülkelerdeki uygulamaya bakıldığında
kamu yönetiminde etikle ilgili kanunlarda disiplin cezalarının öngörüldüğü
anlaşılmaktadır. Yasa değişikliği ile mevcut kanuna etkili yaptırım mekanizma
larının eklenmesi Türkiye’de etik standartların hayata geçirilmesi için gerekli
dir. OECD’nin 1998 senesinde yayınladığı
“Kamu Görevlileri için Etik İlkelerle İlgili
Tavsiye Kararı”
nda da olduğu gibi etik dışı faaliyetlerin yaptırıma tabi tutulmasının
yanında yüksek davranış standartlarının ödüllendirilmesi gerekir.
Kamu görevlilerinin imzalamakla yükümlü oldukları etik sözleşmesinin ihlali söz
konusu olduğunda öngörülen yaptırım belli olmamaktadır. Bu sözleşmenin ihlali-
nin Kanun’da belirlenen yaptırıma tabi olacağının belirtilmesi kamu görevlilerine
yükümlülüklerinin etkili ve kolay bir yoldan aktarılmasını sağlar.” (Yüksel, Cü-
neyt, Türk Kamu Yönetiminde Etik Mevzuatı Değerlendirmesi ve Çözüm Öneri-
leri,
http://www.etik.gov.tr/BilgiBankasi/makaleler.htm E.T.: 12.8.2009)
52
“Bu çerçevede “Yasama organı” ve “Yargı” için ayrı bir etik yapı olabilir. Ancak,
“Yürütme”nin içinde olmasına rağmen TSK ve Üniversitelerin bu yapı dışında
tutulmasının rasyonel bir izahı yoktur. Onlar için de ayrı bir etik düzenlemenin olması
gerekir.”
(Eryılmaz, Bilal, İdarecinin Sesi, Sayı 129, Eylül-Ekim 2008, s. 10)