

Tutuklamaya İlişkin Temel Sorunlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin...
40
uyulmak suretiyle hükmedilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
koruma tedbirine başvurularak elde edilmesi beklenen yarar ile şüp-
heli ya da sanık açısından ortaya çıkacak zarar karşılaştırılarak, ko-
ruma tedbiri uygulanmasına gerek olup olmadığı tespit edilmedir.
Koruma tedbirinin uygulanmasının gerekli olduğu sonucuna varıldığı
takdirde de, hangi koruma tedbirinin en yararlı ve orantılı olacağına
karar verilmelidir
30
. Dolayısıyla adli kontrolün uygulanmasının ger-
çekten gerekli olup olmadığı, hâkim tarafından araştırıldıktan sonra,
adli kontrol kararı verilmesi gerekli görülürse, yükümlülüklerden
hangisinin amaca uygun ve yararlı olacağı tespit edilmelidir
31
.
Ne yazık ki, uygulamada tutuklamaya bir koruma tedbiri ya da
önlem değil, adeta bir
“ceza”
gibi başvurulmaktadır
32
. Özellikle tutuk-
lamada oranlılık ilkesine ilişkin özensiz değerlendirmeler, adli kontrol
uygulamalarına da doğrudan doğruya olumsuz bir şekilde yansımak-
tadır. Oysa ki, Barolar Birliği’nin 2010 tarihli tutuklama raporunda
da belirtildiği gibi
33
, tutuklama nedenleri ve tutuklamaya ilişkin usul
hükümleri CMK’da, oldukça açık ve ayrıntılı biçimde gösterilmiştir.
Kanunda belirtilen tutuklama nedenlerinin geniş ve özensiz biçimde
yorumlanması ile tutuklama kararının ve tutukluluğun devamı karar-
larının kolayca verilmesi ve uzayıp giden tutukluluk süreleri
34
, peşinen
verilmiş bir ceza gibi sonuç doğurmaktadır. Bu durum, kamu vicda-
nında tepki uyandırmakta; yargı düzenine güven ve saygı duygularını
inciten noktalara varabilmektedir. Tüm bu sebeplerle istisna olması
gereken tutukluluk, neredeyse kural haline gelmiş görünmektedir.
30
HAKYEMEZ Yusuf, Şevki,
“Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılmasında
Ölçülülük İlkesi”
, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. Doğum Günü Armağanı, C. 2,
Beta, İstanbul 2001, s. 1311. vd.
31
KARAKURT, s. 4.
32
Bu yönde bkz. TEZCAN Durmuş/ERDEM M. Ruhan/SANCAKDAR Oğuz/
ÖNOK R. Murat, İnsan Hakları El Kitabı, 3. Baskı Ankara 2010, s. 176. Benzer
yönde ayrıca, ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM/SIRMA/SAYGILAR/ALAN, s. 428.
33
Bkz.
http://www.scribd.com/doc/36812727/Tutuklama-Raporu.34
“…Yasanın 104. maddesinin 3. fıkrasında Yargıtay’ın tutukluluğun devam edip etme�
yeceği yönündeki kararının, yalnızca tutuklama sebeplerinin kalkmasına veya ilk derece
mahkemesi aşamasında tutuklulukta geçecek azami sürenin dolması şartına bağlanma�
ması, kanunlarda belirtilen tutukluluk süreleri dolanlar hakkında adli kontrole ilişkin
hükümlerin uygulanabileceğine (109/7) ve adli kontrole ilişkin hükmün, kovuşturmanın
her aşamasında, bu bağlamda Yargıtay tarafından tatbik edilebileceğine (110/3) ilişkin
hükümler de temyiz incelemesi aşamasındaki sürelerin de Yasanın 102. maddesinde be�
lirtilen azami tutukluluk süresinin hesaplanmasında nazara alınması gerektiğini ortaya
koymaktadır…”
.YCGK, E. 2011/3-49, K. 2011/28.