Background Image
Previous Page  175 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 175 / 521 Next Page
Page Background

Kuralların Kuralı: Anayasanın Hukuki Boyutunun Evrensel Serüveni

174

anayasal biçim dışında bir değiştirme olur ve anayasayı tanımamak,

yadsımak sonucunu doğurur

26

. Anayasanın hukuki ve siyasi nitelik-

lerini bazı noktalarda ayırmak güçtür. Mesela

“hukuk devleti”

ve

“ana-

yasanın üstünlüğü”

kavramları üzerine düşünüldüğünde, hukuk ile

siyaset arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin karmaşıklığı anlaşılabilmek-

tedir. İktidarın kurumsallaşması, Alman hukukçularının

“hukuk devle-

ti”

diye adlandırdıkları, yani yönetenlerin de hukukla bağlı oldukları

devlet anlayışıdır. Buna karşılık, yöneticilerin keyfi davranışlarına,

yani kurallarla bağlı olmadan bir ülkeyi yönetmelerine de

“polis-dev-

let”

denir

27

. İşte, anayasanın özellikleri, bireylere göre konumu, yapılış

şekli, nasıl uygulandığı hep kavramın hukuki ve siyasi niteliklerinin

tezahürleri arasındaki çizgide gezinmektedir.

Diğer yandan, hukukun konusu kaba şekilde, usul ve esas olarak

ikiye ayrılırsa, esas’ın anayasa hukuku bakımından niteliği tartışmalı

olsa da usul’ün bütünüyle hukuki vasıfta olduğu belirtilmelidir. Mesela,

bir hukuki işlemin ne zaman, kim tarafından, ne surette yapılacağı usulî

bir sorun ise ve işlemi yapacak olanın ‘ne yapacağı’, ‘tercihinin hangi

yönde olması gerektiği’ açmazı esasa ilişkinse bunu anayasanın nitelik-

lerini ayrıştırırken kullanmakta sakınca olmasa gerektir. Bu bağlamda,

‘anayasanın üstünlüğü’, ‘sert anayasa’, ‘tali kurucu iktidar’, ‘anayasa

yargısı’ gibi anayasa hukuku meselelerinin hukuki yanlarının kuşku-

ya yer bırakmayacak derecede ağır bastığı söylenebilir. O halde, her-

hangi bir konuda anayasanın hangi niteliğinin ağır bastığını tartışırken,

usul’ün baskın hukuki vasfını göz önünde tutmak yararlı olabilecektir.

B. ANAYASANIN HUKUKEN TANIMLANMASI SORUNU:

HANGİ ANAYASA?

1.

Başlangıç

Bilimsel yaklaşım, hukuk, kavramlar ve tanımların yatay ve dikey

kesiştiği bir durumda kavramı tanımlama gereği ortaya çıkmaktadır.

Kavramın zihnin sınırları dâhilinde yer aldığı, soyut ve genel özellikte

olduğu bir çırpıda söylenebilir. Diğer yandan kavram bir nesneye ait

olabileceği gibi bir düşünceye de ait olabilir. Sonuçta düşünce mahsu-

26

Teziç, op.cit. Anayasa Hukuku, s.144-145

27

Loc.cit. s.145