

TBB Dergisi 2012 (99)
Faruk Y. TURİNAY
183
tamamlayıcı mevzuatı, teamülleri, yargı kararlarını kapsadığını belir-
tir
57
. İşte bu ilk iki görüş, anayasanın hukuki niteliğini yansıtmaktadır.
Birey ile anayasanın ilişkisini, bireyden hareketle anayasanın ‘as-
lında’ ne olduğunu, onca karmaşaya rağmen, öğrenmeye çalışmak
faydalı olabilir. Karmaşıktır, çünkü anayasa kendi başına çelişkili bir
kavramdır. Anayasanın bu ilginç yönüne değinen Kaboğlu şöyle de-
mektedir:
“Belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insan, anayasa karşısında iki
bakımdan merkezi konuma sahiptir: bütün anayasal kurumları kendisi ya-
ratmıştır; fakat bizzat varlık verdiği kurumlara karşı, koyduğu kurumlarla
kendini korumak durumunda kalmıştır. Bunu, kendi varlığını güvence al-
tına almak için yapmıştır. Başka bir anlatımla, bedeni varlığını korumak ve
toplumsal yaşayışını sürdürmek amacıyla siyasal örgütlenmeyi gerçekleş-
tiren insan, bu örgüte karşı da kendini bireysel ya da toplu olarak güven-
celeme gereksinimi duymuştur. İnsan eseri olan siyasal örgütlenmenin adı
devlet; buna karşılık, kendini devlete karşı koruyan başlıca siper ise, hak ve
özgürlüklerdir.”
58
İşte bu hak ve özgürlüklerin ancak anayasa tarafından güvence
altına alınabilir olması, çelişkiyi artırmaktadır. Yazar, kavramsal tartış-
maya coğrafiliği katarak yeni bir boyut kazandırmaktadır:
“Bununla birlikte, belli bir yeryüzü parçası olarak insanın üzerinde yaşa-
dığı mekân (ülke), anayasa hukuku kavramlarının belirlenmesinde ikincil ko-
numda kalmıştır. Varlığını, üzerinde yaşadığı doğal ve çevresel ortama borçlu
olmasına karşın insanoğlu, anayasa hukuku ekseninde, mücadelesini, daha
çok kendisinin varlık kazandırdığı örgüte karşı vermiştir. Öyle ki, anayasa ya
da anayasa hukuku, bir bilim dalı olarak ilkin devleti, sonra insanın kendisini
akla getirmektedir; her ikisinin varlık ve geçerlilik ortamı olarak ülkeyi değil.
XXI. yüzyılın başında anayasa hukuku, bu ‘yaratılış veya varlık sıralaması’nı
nasıl ele almaktadır?”
59
Anayasanın kaç tane tanımı olduğu sorusunun cevabı bulunma-
sa da, mevcut tanımlardan hangisinin hukuki tanım niteliği taşıdığını
söylemek mümkün olabilecektir.
57
Erdoğan, Anayasal Demokrasi, Siyasal Kitabevi, 2010, s.3
58
Kaboğlu, Anayasa Hukuku Dersleri (Genel Esaslar), Legal Yayıncılık, 2009, s.1
59
Kaboğlu, loc.cit., s.1