Background Image
Previous Page  189 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 189 / 521 Next Page
Page Background

Kuralların Kuralı: Anayasanın Hukuki Boyutunun Evrensel Serüveni

188

sadır

70

. Buradaki ‘anayasacılığın gerekleri’nin yalnız siyasal bir anlam

taşıdığını söylemekte sakınca olmayabilir.

Toplumsal Sözleşme’nin anayasanın oturduğu meşruiyet ze-

minini gösteren bir kavram olduğu bilinmektedir. Genel anlamıyla,

sözleşme’nin, en az iki tarafça yapılan tek taraflı, eksik iki taraflı veya

iki taraflı olabilen, taraflardan en az birinin üzerinde hak ve borç doğu-

ran hukuki bir işlem olduğuna da şüphe yoktur. Pekâlâ, anayasa, yuka-

rıdaki bilgiler ışığında hukuken bir sözleşme olarak nitelendirilebilecek

midir? Toplumsal sözleşme kuramcıları, bireylerin tabii haklarını, doğa

halinde sahip oldukları güç kullanma haklarını (devlet adı verilen tü-

zel kişiliğe) devrettiğini, dolayısıyla anayasanın bir toplumsal sözleşme

(fr.

contrat social

) olduğunu iddia etmişlerdir. Fakat siyasal toplumun

bu biçimde oluştuğundan kuşku duyan, örneğin Locke’ın toplumsal

sözleşmeden adeta gerçekmiş gibi bahsetmesine rağmen gerçekte top-

lumların bu şekilde oluştuğunun kesin kanıtı olmadığı düşünülmek-

tedir

71

. Kanaatimce buradaki kuşku hem gerçekte söz konusu devrin

olup olmadığına, hem de bu devir işleminin, sözleşme olması yönüyle

hukuki nitelik taşıyıp taşımadığına yönelmelidir. İlk bakışta, geniş bir

coğrafyada yaşayan milyonlarca insanın belli bir metni

“evet”

oyu kul-

lanarak kabul etmesi, ortada bir sözleşme, hukuki bir işlem olduğuna

emare olabilecekse de, bu işleme katılımın çok geniş ve siyasi içerikli

oluşu araştırmacıları tereddüde sevk etmektedir. Öte yandan, bir halk

oylamasıyla kabul edildiği varsayılırsa,

“hayır”

diyenlerin durumu ne

olacaktır? Hukukta, ‘karşı tarafın iradesiyle uyuşan irade beyanı’nın

sözleşmenin kurucu unsuru olduğu kabul edilmektedir. Yine de ana-

yasanın hukuken de bir sözleşme olduğunu ileri sürenlere bir haklılık

payı verilebilir. Zaten toplumsal bir işlem olduğu tartışılmamaktadır.

Bir ülkede anayasanın varlığından söz edebilmek için mutlaka ya-

zılı ve değiştirilmesi özel koşullara bağlanmış bir üst kurallar toplu-

luğunun bulunması şart mıdır? Eğer gerçekten bu şartsa İngiltere’de

anayasa yok mudur? 1814 ve 1830 Fransız Nizamnamesi

72

, 1848 İtal-

yan Anayasası (

Statuto Albertino

) ve 1921 Türk Teşkilat-ı Esasiye Ka-

nunu birer anayasa değil midir?

70

Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op. cit., s.39

71

Erdoğan, Anayasal Demokrasi, op.cit., s.15, 16

72

Buradaki nizamname, tüzüğün eş anlamlısı değildir; Fransızcadaki charte’ın

karşılığı olarak norm, kurallar bütünü anlamındadır.