Background Image
Previous Page  24 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24 / 521 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (99)

Süha TANRIVER

23

olduğu hallerde açılabileceğine ve bu dava bağlamında; dava dilek-

çesinde, belirtilmesi gereken asgarî tutarın, somut olayın koşullarına

ve özelliklerine göre, tespiti mümkün asgarî tutar olduğu hususlarını,

açıkça ve kesin bir dille vurgulayacak şekilde, yeniden kaleme alınma-

sı şarttır.

Yine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. madde-

sinin ikinci fıkrasında yer alan ve belirsizliğin, subjektif olduğu haller-

de de, sanki bu davanın açılabileceği zehâbını uyandıran, “

karşı tara-

fın verdiği bilgiye göre …….. alacağın miktar ya da değerinin tam ve

kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu

” şeklindeki düzenle-

mede bulunan, “

karşı tarafın verdiği bilgi veya

” ibaresi, madde met-

ninden bütünüyle çıkartılmalıdır.

Yine, belirsiz alacak davası ile ilgili, 107. maddenin üçüncü fıkra-

sında yer alan kural da, işlevsiz kalacağı için, tümüyle kaldırılmalıdır.

Çünkü, kısmî dava, her şeyden önce bir eda davasıdır. Hukukumuz-

da, kısmî tespit davası diye bir kurum, mevcut değildir. Kısmî davada,

mahkemenin, davalıyı kısmî edaya mahkûm edebilmesi için, öncelikli

olarak, dayanılan hukukî ilişkinin, bir bütün halinde varlığını tespit

etmiş olması şarttır. Yani, açılan bir kısmî dava, her halükârda, hukukî

ilişkinin, varlığının ya da yokluğunun, bir bütün hâlinde belirlenme-

sine yönelik incelemeyi, doğası gereği, zorunlu kılar ve bünyesinde

barındırır. Dolayısıyla, kısmî davanın açılabildiği hallerde, dava dışı

tutulan kesim için, her ne kadar Kanun’un 107. maddesinin üçüncü

fıkrası uyarınca, tespit davası açılabileceği ve bu durumda hukukî

yararın mevcut olduğu gibi bir izlenim uyandırılmışsa da; mahkeme,

kısmî davadan sonra açılan bu tespit davasını, bir dava şartı olması

sebebiyle, davanın her aşamasında, re’sen ya da tarafın itirazı üzerine,

derdestlik (HMK. m. 114, I, (ı) bendi) olgusuna dayanarak, usulden

reddetmek zorundadır.

20-)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. madde-

sinin ikinci fıkrasında, talep konusunun miktarının, taraflar arasında

tartışmasız

” veya “

açıkça belirli olması

” hâlinde kısmî dava açıla-

mayacağı hususu, hüküm altına alınmıştır. Ortada bir davanın bulun-

duğu hallerde, doğası gereği, genelde taraflar arasında, bir tartışma

yahut niza, daima mevcut olacaktır. Dolayısıyla, 109. maddenin ikinci

fıkrasında yer alan kuralın, daha anlamlı ve işlevsel hâle getirilebil-

mesi için, anılan kuralda yer alan “

taraflar arasında tartışmasız veya