

TBB Dergisi 2012 (99)
Süha TANRIVER
29
33-)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. mad-
desinde, ticarî defterlerle ispata ilişkin özel bir hüküm sevk edilmiş
ve bu hükmü de içeren Hukuk Muhakemeleri Kanunu, yürürlüğe
girmiştir. Anılan yasal düzenlemenin en önemli özelliklerinden biri-
si de,
“tamamlayıcı yemin”
i kaldırmış bulunmasıdır. 1 Temmuz 2012
tarihinde yürürlüğe girecek 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’na
ise, hâlihazırda mer’î olan Türk Ticaret Kanunu’nun ticarî defterler-
le ispata ilişkin hükümleri, hiç alınmamıştır. 6103 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 13.
maddesinde ise, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlük tarihinde önce,
yani 1 Temmuz 2012 tarihinden önce açılan ve görülmekte olan da-
valarda, 6762 sayılı mer’î Türk Ticaret Kanunu’nun ticarî defterlerle
ispatı düzenleyen 82 ila 86. maddelerinin uygulanacağı hususu, açıkça
hükme bağlanmıştır. Hâlihazırdaki Türk Ticaret Kanunu, ticarî def-
terlerle ispat bağlamında, tamamlayıcı yemini muhafaza etmektedir.
Yeni usul kanunu ise, yeminden, sadece
“taraf yemini”
ni anlamakta-
dır; tamamlayıcı yemini kaldırmış durumdadır. Ticarî defterlerle ispat
bağlamında, yemin ve sair hususlarda, uygulamada doğması muh-
temel olan tereddütlerin ortadan kaldırılabilmesi için, Türk Ticaret
Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 13.
maddesi, hemen yürürlükten kaldırılmalıdır.
34-)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, bilirkişi incelemesi ile
ilgili 279. maddesine, son fıkra olarak, uzman tanıklıkla ilgili, aynı
Kanun’un 293. maddesinin ikinci fıkrasındaki kurala paralel olarak,
bilirkişiden rapor alınan hâllerde, hâkimin, talep üzerine veya re’sen,
kendisinden rapor alınan bilirkişiyi, davet ederek, dinlenilmesine ka-
rar verebileceği ve bilirkişiye, duruşmada, hâkim ve taraflarca gerekli
görülen soruların yöneltilebileceği hususu, açıkça hüküm altına alın-
malıdır. Bu durum, hem bilirkişiyi raporunu hazırlarken daha dikkatli
ve özenli davranmaya sevk eder hem de bilirkişiler, kurul halinde gö-
revlendirilmişlerse, kurulda yer alan kişilerin, kendi uzmanlık alanla-
rının verilerini bir araya getirmek suretiyle, ortak bir kanaate ulaşmak
için, topluca müzakereler yapıp yapmadıklarının denetlenmesini, bü-
yük ölçüde kolaylaştırır.
35-)
Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesinde, fe-
ragat ve kabulün, irade bozukluğu hallerinde iptalinin istenebileceği
hususu, hüküm altına alınmıştır. Bu iptal hakkının, borçlar hukukun-