Background Image
Previous Page  37 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 37 / 521 Next Page
Page Background

Geri Dönüş Yönergesinin Avrupa Adalet Divanı Tarafından Yorumu

36

Yönergenin başlıca etkisi, alıkoyma müddetini 6 ay ile sınırlamak

oldu. Bu dönem istisnai olarak 12 ay kadar daha, yani toplamda 18 aya

dek uzatılabiliyordu. Bir geri dönüş kararına maruz kalan yabancıların

korunmasını iyileştiren başka ilerlemeler de kaydedildi: Bedelsiz bir

yasal desteğin

3

tanınması, geri göndermeyle bağlantılı kararlar

4

kar-

şısında bir askıya alma başvuru hakkının garanti edilmesi, durumları

vaka vaka

5

değerlendirmeye alma gerekliliği olarak, topluluk yargıcı-

nın hukuksal görüşünden hasıl olan ilkelerin uygulamaya sokulması-

nın yanı sıra, bir ölçülülük ilkesinin

6

sistematik olarak ve işlemin tüm

aşamalarında tatbikatı.

Yönerge, ilgili üçüncü ülke uyruğunun kendi ülkesine geri gön-

derilme sürecini, geri gönderme kararları ile başlatan işlemi uygula-

maya koydu. Geri gönderme kararı, kalışı yasadışı ilan etmekte ve bir

geri dönüş zorunluluğu öngörmektedir. Bu karardan itibaren, bir ilk

dönem açılır. Bu da 7 ila 30 günlük bir mühlet zarfında gönüllü bir

geri dönüşe olanak verir. Eğer uyruklar buna riayet etmezse, bir uzak-

laştırma kararı alınabilir ve uzmanlaşmış bir merkezde alıkoyma da

dahil olmak üzere, zorlayıcı tedbirler alınması yoluna gidilebilir. Her

bir aşama, en azından sözde, garanti ile çevrelenmiş ve bir ölçülülük

ilkesine tabi tutulan, uyruklar nezdinde her türlü önlemi almış gibi

görünen niteliklere sahiptir. 15. madde özünde, alıkoymanın, sadece

yeterli ancak daha az zorlayıcı önlemlerin etkili şekilde uygulanabil-

dikleri hallerde kabul edilebilir olduğunu öngörür. Ölçülülük ilkesi-

nin yapılan yorumu, bilhassa devletleri dolaşım özgürlüğü açısından

daha az engelleyici önlemleri sürdürmek konusunda uyardığında,

mahkeme tarafından olağanda takip edilene benzer gibi durmaktadır.

Adı geçen yönerge, Avrupa’da medyada yoğun biçimde yer aldı.

Kimileri bu yönergeyi açıkça utanç yönergesi olarak nitelendirmiş, sı-

ğınma talep edenler ile yabancıların temel haklarına gerçek bir saldırı

olarak görmüşlerdi. İlk bakışta yönergenin pek de yüksek hedefleri

olmadığı sonucu çıkarılabilir. Gerçekten de, metin özensiz bir dille ka-

leme alınmıştı, bu nedenle de kapsamını yakalamak zordu. Varolan

3

Madde 13 prg 2 ve prg 3

4

Madde 13 prg 2

5

6’yı göz önünde bulundurarak. Bu hususta ATAD, 29 Nisan 2004, dava C-482/81,

Orfanopoulos ve Oliveri

6

16’yı göz önünde bulundurarak.