

TBB Dergisi 2012 (100)
Cengiz Topel ÇELİKOĞLU
305
hangi bir yargılama başladıktan sonra”
ibaresiyle ifade edilmiştir(m.35/
B-fık.2). Burada, Av.K m.2/III hükmündeki belgesel delillere ilişkin
imkan ve iznin muhtemel dava veya yargılamalara yönelik olarak
dava öncesi delil toplama ihtiyacı bakımından yeterli olabileceği dü-
şünülmüş görünmektedir
76
. Buna göre, sözkonusu yetkiye avukatın
kural olarak adli, idari ve anayasa yargısına ilişkin derdest
77
bir dava
veya yargılama kapsamında başvurabilmesi mümkündür
78
.
76
Esasen, Av. K m.2/III hükmünün tüm özel hukuk tüzel kişilerine teşmil edilmesi
halinde, buçözümyeterli olabilir. Zira, şahadet delili bakımındanortadaderdest bir
dava yokken üçüncü kişileri böyle bir külfete sokmak aşırıdır. Nitekim, delillerin
korunması prosedürü bir kenara bırakıldığında, şahadet delili bakımından
mukayeseli hukuktaki yaptırım destekli çözümler de dava ikamesi sonrasına
münhasırdır. İngiliz Hukukunda gerek mahkemedışı ve gerek mahkeme vasıtalı
dava öncesi diclosure(pre-action conduct) belgesel olup dava ikamesi öncesi şahit
beyanı temini şahidin rızasıyla mümkündür.Dava sonrası zorlama yaptırımları
için İngiliz Hukukunda bkz.CPR, r. 34.10.4 ; ABD Hukukunda bkz.FRCP, r.37a,b.
77
Sözkonusu yetkinin yargılamada gerçeğin bulunmasının kolaylaştırılması ve hız-
landırılması amaç ve işlevi gereksiz malzeme toplanmasına engeldir. Yargılama-
nın tahkikat safhasında ispat aracı olabilecek delil kaynaklarının dava öncesinde
araştırılarak tespiti mümkünse de medeni yargılamada bunların davadan önce
toplanması her zaman yarar sağlamayabilir. Zira, delil taraflar arasında uyuşmaz-
lıklı olan ve davanın halli için önemli olan meselelerin ıspatına ilişkin olarak gös-
terilecektir (HMK, m.187/1).
78
Resen araştırma ilkesinin kural olduğu idari yargı ve ceza yargılamasında, avu-
katın sözkonusu mesleki yetkiye yargılamada ıspata yönelik olarak başvurması
ihtimali sınırlı olacaktır. Bu açıdan, TBB “2012 Tadil Teklifi” kapsamında ihdası
önerilen yetkiye, avukatın, genellikle, adli yargı yolunda ve özellikle medeni yar-
gıda taraflarca hazırlama esasına tabi davalarda başvurulacağı belirtilebilir. Zira,
ceza yargılamasında sanığın kural olarak hakkındaki ceza iddiasına konu suç fi-
ilini işlemediğini ispat etmesi gerekmemekle, sanık aleyhine delillerdeki maddi
bir hatanın ortaya konması ve suçun sabit olması halinde muhtemel mazeret veya
etki sebeplerine yönelik ispat faaliyeti dışında, sanık müdafii avukatın sözkonusu
mesleki yetkiye başvurma ihtiyacının doğması ihtimali sınırlıdır. Mağdur müda-
hil vekili avukat açısından da, mağdurun şikayet veya ihbarıyla soruşturma açıl-
ması için gerekli basit şüphe sebeplerinin bildirilmesiyle, soruşturma açıldıktan
sonra fiilin kamu adına ceza iddiasına konu edilmesi için yeterli şüpheyi orta-
ya koyan delil kaynakları veya yargılamada kullanılabilecek ispat araçları kural
olarak savcılık ve kolluk tarafından ortaya konulup mahkemece araştırılmakla
(CMK, m.160, 161), durum farklı değildir. İdari yargı ve anayasa yargısı bakımın-
dan ise, yargılama usulünün özelliklerinin yanı sıra, uyuşmazlıkların niteliği avu-
katın delil toplama ihtiyacı ve sözkonusu yetkiye başvurma gereğini sınırlandır-
maktadır. Bununla birlikte, avukatın delil toplama yetkisinden idari yargıda şahit
dinlenmesine ilişkin sorunların çözümünde yararlanılabilirİdari yargıda delillerin
toplanmasında önemli güçlük bulunmamakla birlikte şahit delilinin temini gereği
yönünde bkz. İ.ÖZAY, “Allah ne Hekime ne Hakime”, Yeni Türkiye, Y.1996, S.10,
ss.186-189, s.189; Y.KARAKOÇ, Türk Vergi Yargılaması Hukukunda Delil Siste-
mi, DEÜHF Yayını, İzmir 1997, s.261; Ramazan ÇAĞLAYAN, “İdari Yargılama
Usulünde Tanık Delilinin Yeri”, SÜHFD, Y.2003, C.11, S.3-4, ss.195-206, s.199.