Background Image
Previous Page  327 / 477 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 327 / 477 Next Page
Page Background

Denetimli Serbestliğin Türk Ceza Adalet Sistemindeki Tarihsel Gelişim Süreci

326

tabi olduğu süre zarfında belirli bazı yerlerde ikametini de yasakla-

yabilmekteydi.

19

Söz konusu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi

başlı başına suç niteliğinde bir eylem olarak kabul edildiğinden, açılan

kamu davası uyarınca mahkum, kanunun 307. maddesine göre bir ay-

dan bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır, ayrıca daha önce

öngörülen nezaret altında bulundurma haline son verilirdi.

Bu müessesenin uygulamada ceza infaz sisteminin ıslaha yönelik

amaçlarına hizmet etmediği, aksine ceza infaz kurumunda uygulanan

tretman sonucu topluma yeniden kazandırılan veya kazandırıldığı

varsayılan hükümlünün daha sonra toplum içinde bir süre uzman gö-

revliler olmayan polis tarafından gözetim altında tutulması ve aleni

polis kontrolü altında damgalı olarak yaşamaya çalışması sonucunu

doğurması nedeniyle suçluların topluma kazandırılması ilkesinden

beklenen sonuçları olumsuz yönde etkilediği, 765 sayılı Türk Ceza

Kanunu’nun 173/son ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kanunu’nun

39. maddelerinde olduğu gibi belli yerlerde ikamete mecburiyet nede-

niyle damgalanan mahkumların o yerlerde iş bulamama, kiralık ev bu-

lamama gibi son derece güç yaşama şartlarıyla karşılaşmalarına sebep

olması gibi olumsuz yönleri nedeniyle uygulamada iyi sonuçlar ver-

mediğine kanaat getirilmişti.

20

Bu nedenle 1987 yılına kadar yürürlükte

mun mahalli zabıtasınca gösterilecek mahallerde muayyen müddet zarfında ikamet edeme-

mesinden başka ikametgahını her tebdil ettikçe keyfiyeti mahalli zabıta idaresine bildirerek

mezuniyet vesikası almak ve ikamet edeceği yere gidinceye kadar geçeceği yerleri azimetin-

den evvel zabıta idaresine tayin ve beyan etmek ve mahalli ikametine gider gitmez mahalli

zabıtasında ispatı vücut eylemekten ibarettir.”

19

Tahir Taner,

Ceza Hukuku Umumi Kısım,

İstanbul 1953, s. 630; Ali Rıza Mengüç,

Ceza İnfaz Hukuku ve İnfaz Müesseseleri,

İstanbul 1968, s. 197; NURSAL, Necati Nur-

sal-Selcen Ataç

, Denetimli Serbestlik ve Yardım Sistemi(Probation)

, Ankara 2006, s.

281.

20

Bkz. 3352 sayılı kanunun gerekçesi. Sosyal Demokrat Halkçı Parti grubu adına

verilen, müesseseye ilişkin düzenlemelerin yürürlükten kaldırılmasına hususun-

daki kanun teklifine ilişkin gerekçede müessesenin

“probation”

sistemi olmaksızın

uygulanmasının olumsuz sonuçlar yaratacağını belirten ve çalışmamız açısından

önemli bulduğumuz ifadeleri şu şekildedir:

“Ülkemiz ceza sistemi içerisinde, bazen

müstakil bir ceza olarak, bazen, aslî cezaya ek fer’i ceza olarak, bazen de, kanunî netice

olarak uygulanmakta olan, emniyeti umumiye nezareti altında tutulmak(güvenlik göze-

timi altında tutulmak) şeklindeki cezai tedbir, ülkemizdeki tatbikat açısından, sonuçlan

itibariyle, tamamen olumsuz neticeler vermektedir. Zira, aslında, hükümlüyü ıslah ederek,

topluma yeniden kazandırma gayesine yönelik olması gereken bu uygulama, ülkemizde,

probation sistemi(eski hükümlülere iş temini, yavaş yavaş hayata alıştırılıp topluma ye-

niden kazandırılma v.s.) henüz tatbik edilmediğinden, tam aksine neticeler doğurmakta,

âdeta, yeni suçlu yaratma mekanizması olarak çalışmaktadır. Çünkü, cezaevinden çıkan