Background Image
Previous Page  430 / 477 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 430 / 477 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (100)

Yargıtay Kararları

429

mayanların, bu hakkı kullanamamalarından kaynaklanabilecek olası

hak kayıplarının önlenmesi, dolayısıyla da savunma hakkının etkin

kullanılabilmesinin sağlanması suretiyle adil yargılamanın gerçekleş-

tirilmesidir.

Diğer taraftan, sanıkların kendilerinin vekâletname vermek sure-

tiyle seçtikleri müdafileri bulunmadığı durumlarda, sanıklara müdafi

olarak baro tarafından bir avukat atanacağının bildirilmesi gereklidir.

Kendisine müdafi atandığını bilmeyen ya da kendisine müdafi atan-

makla birlikte, bu avukatın değiştirilmesini isteme hakkına sahip bu-

lunmayan bir sanığın, atandığını dahi bilmediği müdafiin tüm tasar-

ruflarından sorumlu tutulması gerektiğini veya bu müdafiin yaptığı

tüm işlemleri peşinen kabul etmiş sayılacağını söylemek nasıl olanaklı

değilse, böyle bir durumda savunma hakkının tam anlamıyla kullanı-

labileceğini düşünmek de olası değildir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın vekâletname ile görevlendirdiği ve azledildiklerine veya

müdafilikten istifa ettiklerine ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulun-

mayan müdafiileri bulunmakta iken, yerel mahkemenin istemi üze-

rine sanığa baro tarafından müdafi görevlendirilmesinin yasal daya-

nağı bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak, 7201 sayılı Tebligat

Yasası’nın 11. maddesindeki;

“vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat

vekile yapılır, vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeter-

lidir”

hükmü uyarınca sanığın yokluğunda verilen hükmün, sanığın

vekâletname vermek suretiyle seçtiği müdafiine yapılması gerekmek-

tedir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabu-

lüne, Özel Daire düzelterek onama kararının, sanık G.A.’ya ilişkin

olarak kaldırılmasına, yerel mahkemenin gerekçeli kararının sanığın

vekâletname ile görevlendirdiği müdafiine tebliğ edilmesi için Özel

Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Öte yandan, yerel mahkeme hükmünün, Özel Daire tarafından

onanmasına karar verildikten sonra kesinleşmesi üzerine sanığın hük-

mün infazı için yakalandığı ve halen cezaevinde olduğu anlaşıldığın-

dan bozma nedenine göre hükmün infazının durdurulmasına da karar

verilmesi gerekmektedir.