

TBB Dergisi 2012 (100)
Mine KAYA
57
tedavi sonrasıyla ilgili sorunlar ve varsa alternatif tedaviler, tıbbî girişimin
boyutu ve sınırları, tedavinin muhtemel olumlu ve olumsuz sonuçları, neden
olabileceği komplikasyonlar, tıbbî girişimin yapılmaması veya geciktirilmesi
durumunda ortaya çıkabilecek olumsuzluklar hakkında yeterli ölçüde ve anla-
şılabilir bir dille bilgi edinmesi durumudur”
.
44
Kişinin yeterince bilgi sahibi olmadan, tedaviye serbest iradesiyle
rıza göstermesi beklenemez.
45
Rızanın alınması, hasta ile hekim arası
ilişkide hekimin yükümlülüklerinden biri olup, hastanın geçerli rıza-
nın alınmasında, hastanın vereceği kararın önemi, anlamı ve sonuçları
hakkında bilgi sahibi olması gereklidir.
46
Aydınlatma yükümlülüğü,
hekim açısından tedavi ve teşhis sözleşmesi gereği bir edim olarak kar-
şımıza çıktığı gibi hasta açısından da gerek kendi geleceğini belirleme
hakkını gerek yaşam, sağlık ve bedensel bütünlük üzerindeki müda-
halelere rıza göstererek eylemin hukuka uygunluğunun sağlanması-
nın bir aşamasıdır. Bazen aydınlatma yükümlülüğünün yerine getiril-
mesinden sonra hasta ile hekim arasında sözleşme kurulabildiğinden,
aydınlatma yükümlülüğü, sözleşme görüşmeleri sırasında taraflar
arasındaki ilişkiler içerisinde de değerlendirilebilir. Aydınlatma yü-
kümlülüğü kapsamında, hastalığın tanımlanması, uygulanacak tedavi
ve başarı şanslarının ortaya konulması, oluşabilecek risklerin ve tedavi
sonrası alınacak önlemlerin açıklanması, hastanın var olan tereddütle-
rinin giderilmesi ve tedavinin mali boyutlarına yönelik aydınlatmada
bulunulması, çoğu zaman hasta ile hekim arasındaki tedavi ve teşhis
sözleşmesinin kurulmasında önemli bir rol oynayabilmektedir.
47
Aydınlatma yükümlülüğü hukukumuzda, Yargıtay kararlarında
da irdelenmiştir. Bunlardan bilinen en eski ve kapsamlı karar, Yargı-
tay 4. HD.’nin 07.03.1977 gün, 6297/2541 sayılı kararıdır. Anılan karar-
da, davacının davalı hekimin muayenesi sırasında kızlığını bozması
üzerine manevi tazminat davası açması ve yerel mahkemece davanın
reddi üzerine, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ispat
44
Tüzün, Birgül/Elmas, İmdat/Akkay, Erdem,
“Çocuklara Yönelik Tıbbî Girişimlerde
Etik Bir Sorun: Onam”
III. Tıbbî Etik Sempozyumu Bildirileri,
Ankara-1998, s.189-190:
Doğan, s.125.
45
Bayraktar, s.124.
46
Şenocak, s.37;Aşçıoğlu, Çetin,
Tıbbî Yardım ve El Atmalardan Doğan Sorumluluk,
Ankara-1993, s.27.
47
Ozanoğlu, Hasan Seçkin,
“Hekimlerin Hastalarının Aydınlatma Yükümlülüğü”
,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
C.52, Sayı:3, Ankara-2003, s.64.