Background Image
Previous Page  60 / 477 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 60 / 477 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (100)

Mine KAYA

59

Yargıtay 13. HD ise,18.09.2008 gün, 4519/10750 sayılı ilamında,

aydınlatma yükümlülüğünü hekimin vekâlet sözleşmesi kapsamında-

ki özen borcu içerisinde değerlendirmiştir.

49

ayrık durumlar hariç hangi merci ve makam tarafından verilirse verilsin, anılan nitelikleri

haiz olmayan bilirkişi raporları bağlayıcı sayılmaz. Yüksek Sağlık şurası raporu da bu ni-

teliktedir. Çünkü rapor, gerekçeli ve inandırıcı değildir. Hekimin, muayenenin muhtemel

sonuçlarını hastaya bildirip bildirmediği konusu üzerinde durulmamıştır. Kaldı ki ceza

davasında kast bulunmadığından beraat kararı verilmiştir. Hukuk Hakimi Borçlar Kanu-

nunun 53. maddesine göre, bu beraat kararı ile bağlı değildir. İhmali davranış tazminat

hükmedilmesi için yeterlidir. Bu ihmal ise, meslek kurallarına aykırı davranıştır.

O halde, davalının yaptığı muayenenin muhtemel sonuç ve tehlikelerini davacıya açıkça

bildirdiği sabit olmadıkça davalı tazminatla sorumlu olacaktır. Aksi düşüncelerle verilen

karar anılan nedenlerle bozulmalıdır...”

şeklinde karar vermiştir 4.HD.07.03.1977,

6297/2541, Naklen, Kıcalıoğlu, Mustafa,

Doktorların ve Hastanelerin Tıbbî

Müdahaleden Kaynaklanan Hukuki Sorumlulukları,

Ankara-2011, s.333-334).

49

Sözü edilen kararda Yargıtay,”

Davacı, yüzündeki kırışıkların giderilmesi için davalı

doktorun yaptığı müdahalenin özensiz ve kusurlu olması nedeniyle kalıcı zararlara yol

açtığı iddiası ile manevi tazminat istemişlerdir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup,

özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil, vekâlet görevine konu işi

görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaş-

mak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayı-

şından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin

sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup,

en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.) O nedenle davacının tedavisini üst-

lenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorum-

luluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor ve Hastane, hastasının zarar görmemesi

için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve

gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak,

uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi

olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar

yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntem-

leri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak,

onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir.

Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamaların-

da titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni gös-

termeyen vekil, BK. nun 394/1.maddesi hükmü uyarınca, vekâleti gereği gibi ifa etmemiş

sayılmalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş

ise doktor ve hastane sorumlu tutulmamalıdır.

Somut olaya bakıldığında, davacının yüzündeki kırışıkları gidermek için davalı klinik ve

doktora başvurduğu, davalı doktorun davacının yüzüne fill-new adlı dolgu malzemesi

enjekte ettiği, sonuçta davacının yüzünde giderilmesi mümkün olmayan hasar oluştu-

ğu taraflar arasında ihtilaflı değildir. Çözümlenmesi gereken husus, davalının üstlendiği

tedaviyi yaparken özen borcunu yerine getirip getirmediğidir. Dosya içersinde bulunan

raporlarda davacının yüzünde oluşan hasarın nedeni, yabancı cisim reaksiyonu olarak

bildirilmiştir. 22.12.2006 tarihli Adli Tıp Raporunda, enjeksiyon işleminin ve daha sonra

gelişen deri altı yabancı cisim reaksiyonu sonrası uygulanan kortikosteroid tedavisi işle-

minin günümüz tıp kurallarına ve kozmetik cerrahisi tekniğine uygun bir işlem olduğu,

daha sonra yüz bölgesinde gelişen lezyonların, bu işlem sonrası nadir gelişen komplikas-

yonlardan olduğu bildirilmiş ise de davalının bu işlemi yapmadan önce davacıya işlemin