

Resmi Dil ve Anayasalarda Düzenlenişi
126
Anayasası’nın 14. ve Slovakya Anayasası’nın 6. maddesindeki
“devlet
dili”
ibaresi sadece devletin yazışma dilini niteliyordu.
36
1876 tarihli Kanun-i Esasi ise resmi dil başlıklı bir madde içer-
memektedir. Bununla birlikte, kamu görevlisi olabileceklerde aranan
şartların düzenlendiği 18. maddede, doğru bir formülasyonla
“devletin
lisanı resmisi olan Türkçe”
ifadesi kullanılmıştır. Madde şöyle demekte-
dir:
“Tebaai Osmaniyenin hidematı Devlette istihdam olunmak için devletin
lisanı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır”
. Bu madde esasında kamu
personelinin Türkçe bilme zorunluluğunu düzenlemiştir.
37
Ancak aynı
zamanda resmi dilin Türkçe olduğu da ifade edilmektedir.
38
Resmi
dil Türkçeyi bilmek Meclis-i Mebusan’a üye seçilebilmeyi düzenleyen
maddede de yer almıştır. Anayasanın 68. maddesi kimlerin Meclis-i
Mebusan’a üye seçilemeyeceğini düzenlerken
“salisen Türkçe bilme-
yenler”
demektedir. Maddenin son cümlesi ise
“Dört seneden sonra icra
olunacak iltihaplarda mebus olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe
yazmak dahi şart olacaktır”
demektedir. İlk Meclis için Türkçe okumak
ve yazmanın şart olmaması ve bunun sonucu olarak ilk mecliste azın-
lık gruplarından yüksek sayıda üye seçilmiş olması üzerine Meclis’te
kullanılacak dilin ne olacağı sorunu ortaya çıkmıştır. Resmi dil Türkçe
36 Bkz. yuk.
“Resmi Dil Kavramı”
başlığı.
37 Bununla birlikte, Meclis’in 9 Şubat 1878 tarihli oturumunda Türkçe bilmeyen bi-
rinin memurluk için dilekçe vermesi üzerine çıkan tartışmada Erzurum’dan Gira-
gos Efendi taşrada Türkçe bilmeyenlerin de memur olabildiğini dile getirmiştir.
Bkz. Sina Akşin,
“Birinci Meşrutiyet Meclis-i Mebusanının Ele Aldığı Başlıca Sorun-
lar”
,
AÜSBFD
, C. XXV, No: 2, Haziran 1970, s. 104-105. Fiiliyattaki bu duruma da-
yanılarak Osmanlı Devleti’nin resmi dili yoktur görüşü de savunulmuştur (Bkz.
Teyfur Erdoğdu,
“Osmanlı’nın resmi dili var mıydı?”
,
Star Gazetesi
, 24. 01. 2011). Ne
var ki, bu makalenin başında verilen
“resmi dil”
tanımında,
“kamunun öncelikli ola-
rak hizmet verdiği dil”
ibaresi, hukuki zemini olmasa da, resmi dilin varlığının ka-
munun resmi dil dışında bir dilde gönüllü hizmet vermesine engel olmadığını be-
lirtmek içindir. Osmanlı’da da 1876 Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesini takip eden
dönemde olan budur ve 1908 devrimini izleyen dönem sonrası resmi dil Türkçe
kuralı daha sıkı uygulanmaya başlamıştır (Bkz. Şükrü Hanioğlu,
“1876’dan günü-
müze resmi dil serüvenimiz”, Sabah
, 02. 01. 2011). Anayasalarda yazan her ilkenin
uygulamaya birebir yansımıyor olması ise başka bir konudur.
38 Maddenin ilk halinde Osmanlı’da yaşayan herkesin kendilerine ait olan dilde
eğitim öğretim görebilmesine dair bir cümle de vardı. Hüküm pek itirazla
karşılaşmamıştır. Ne var ki, anayasa hazırlıklarında görev alan Eğinli Said
Paşa’nın II. Abdulhamit’e bu hüküm ile Türkçe dışındaki dillerin anayasal statüye
alındığı ve onlara adeta resmi dil payesi verildiği şeklindeki telkini ile ilk cümle
madde metninden çıkarılmıştır. Bkz. Ali İhsan Gencer,
“İlk Osmanlı Anayasasında
Türkçenin Resmi Dil Olarak Kabulü Meselesi”
,
Kanun-u Esasi’nin 100. Yılı Armağanı
,
AÜSBF yay. No: 423, Sevinç Matbaası, Ankara, 1978, s. 183-185.