Background Image
Previous Page  186 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 186 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (102)

Mustafa ÜNLÜTEPE

185

kanuni bir düzenlemenin varlığı gereklidir

49

. Doğumuna kaynaklık

eden olguya göre, faiz, iradi (sözleşmesel faiz

50

) ve kanuni faiz olmak

üzere ikiye ayrılır. Buna göre faiz, ancak hukuki işlem ile öngörülmüş

olması halinde talep edilebiliyorsa, iradi faiz söz konusu olur; ancak

bu şekilde, bir hukuki işlemle öngörülmemiş olmasına rağmen, faizin

talep edilmesi mümkün ise kanuni faiz vücut bulur

51

.

Faizin ilişkin olduğu dönem bakımından yapılan ayrıma göre ana-

para ve temerrüt faizi

52

söz konusu olur. Anapara faizi, para alacağına,

borçlunun temerrüde düşmesine kadar işletilen faizdir

53

. Temerrüt fa-

izi

54

ise para borcunu ödemekte temerrüde düşen borçlunun, temer-

rüt süresine ilişkin olarak, alacaklıya ödemekle yükümlü olduğu faizi

ifade eder

55

. Borçlunun temerrüt faizi ödemekle yükümlü tutulması

49 Oğuzman, Öz, s. 322; Eren, s. 940; Tekinay, Akman, Burcuoğlu, Altop, s. 789-790.

50 Söz konusu ayrıma ilişkin olarak, sözleşmesel (akdi) faiz tabiri, kullanılmakta ise

de faize kaynaklık edebilecek olan hukuki işlemler, sadece sözleşmelerden oluş-

madığından ve tek taraflı hukuki işlemlerle de faiz öngörülebileceğinden hare-

ketle, iradi faiz kavramı tercih edilmektedir. Konuya ilişkin açıklama için bkz.

Helvacı, Faiz Kavramı, s. 96-97.

51 Barlas, Temerrüt, s. 125; Helvacı, Faiz Kavramı, s. 97.

52 Yargıtay bir kararında, temerrüt faizinin hukuki niteliğine ilişkin olarak şu cüm-

lelere yer vermektedir:

“… Temerrüt faizi, borçlunun para borcunun zamanında öde-

memesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve

temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zama-

nında ifa etme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içersindedir. Borçlu kusurlu olsun olma-

sın, sonuçta borç alacaklıya zamanında ödenmemiş demektir. İşte gerek İsviçre ve gerekse

Türk Kanun Koyucusu alacaklı, zararın varlığını ve miktarını, borçlunun kusurunu ispat

zorunda kalmaksızın temerrüt faizini talep edebilme imkanını tanımıştır. Temerrüt fai-

zi, alacaklının uğradığı varsayılan zararının hiç değilse faiz oranı ölçüsünde zahmetsizce

giderilmesi amacını güder. Faiz yükümlülüğünün doğumu için borçlunun alıkoyduğu

para miktarından yarar sağlaması şart olmadığı gibi diğer yönden temerrüt faizi talep

edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması da şart değildir. Borçlu bu

konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemiyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlıyarak faiz

ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Temerrüt faizi alacaklının aksi iddia olunmayan

farazi zararının asgari oranda giderilmesine yönelik maktu ve götürü bir tazminat nite-

liği taşır. Temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı bir

hukuki ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulabilir…”

Yargıtay

HGK, E. 1991/11-615, K. 1992/57, T. 12. 2. 1992; Kazancı İçtihat Bankası.

53 Helvacı, Faiz Kavramı, s. 102; Barlas, Temerrüt, s. 126.

54 Temerrüt faizi kavramı yerine gecikme faizi ibaresinin kullanıldığı görülmekte-

dir. Tekinay, Akman, Burcuoğlu, Altop, s. 929 vd. ; Gecikme ve temerrüdün, aynı

anda gerçekleşmeme ihtimalinin var olması ve kanunun, sadece gecikmeyi değil,

temerrüt için gerekli şartların yerine getirilmesi gerekebileceğinden, temerrüt fai-

zi kavramının kullanılması yerinde görülmektedir. Bkz. Barlas, Temerrüt, s. 127.

55 Doktrinde yapılmakta olan tanımlar için bkz. Barlas, Temerrüt, s. 126; Helvacı,

Faiz Kavramı, s. 102; ; Eren, s. 1055-1056; Nomer, s. 247-248; Karahasan, Sözleşme-