Background Image
Previous Page  188 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 188 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (102)

Mustafa ÜNLÜTEPE

187

la olması halinde, öngörülen oran, temerrüt faizi oranı bakımından da

uygulama alanı bulur (TBK m. 120/3 [eBK m. 103/2]).

TBK m. 88/2 hükmü ile anapara faizi oranının sözleşme ile karar-

laştırılmasında emredici nitelikte bir sınırlama tayin edilmiştir. Buna

göre, sözleşme ile kararlaştırılan yıllık anapara faiz oranı, yürürlük-

te bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek olan faiz oranının

yüzde elli fazlasını aşamaz. Diğer yandan, emredici nitelikte benzer

bir sınırlama, TBK’ nin 120/2. maddesi ile temerrüt faizi bakımından

belirlenmiş ve sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan yıllık temerrüt

faizi oranının, yürürlükte bulunan mevzuata göre tayin edilen yıllık

faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı öngörülmüştür.

Doktrinde ileri sürülmekte olan bir görüş

60

, TBK hükümlerinde ta-

yin edilmiş bulunan söz konusu sınırlamaların, adi işlerdeki faiz oran-

ları bakımından uygulama alanı bulacağını ve ticari işlere konu olacak

faizlerin bu şekilde bir sınırlamaya tabi olmayacağını benimsemektedir.

Buna gerekçe olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 8. mad-

desinde ticari işlerde tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebilecekle-

rinin öngörülmüş olduğu ve TTK m. 9 hükmüyle ticari işlerde, kanuni

anapara ve temerrüt faizleri hakkında, ilgili mevzuat hükümlerinin uy-

gulanacağını öngören hükmün, bu sonucu değiştirmeyeceği gösteril-

mektedir. Bir diğer görüş

61

ise söz konusu sınırlayıcı hükümlerin, ticari

işler bakımından da uygulama alanı bulacağını benimsemektedir.

Kanaatimizce, anapara ve temerrüt faizinin üst sınırını belirle-

yen söz konusu düzenlemeler, ticari işler bakımından da uygulama

alanı bulur. Öncelikle söz konusu hükümler, sözleşmenin zayıf tara-

fının korunmasına yönelik emredici nitelik taşıyan düzenlemelerdir.

Bir sözleşmenin zayıf tarafı, sadece tarafların tüketici veya tacir olup

olmamasına göre belirlenmemelidir. Nitekim bir para ödüncü sözleş-

mesinde, ödünç alan bir tacirin, sözleşmenin diğer tarafını oluşturan

tüzel kişi tacir banka ile her halde aynı konumda olduğunu söylemek

zordur. Bu durumda da banka tarafından tek başına, herhangi bir pa-

zarlık imkânı verilmeksizin, faiz oranı belirlenmektedir. Dolayısıyla

sözleşmenin zayıf tarafı olan tacirin, bu korumanın dışında tutulması

yerinde olmayacaktır.

60 Oğuzman, Öz, s. 327-328; Nomer, s. 203-204, 251; Kılıçoğlu, s. 605.

61 Aydoğdu, s. 97.