

TBB Dergisi 2012 (102)
Burcu DEMREN DÖNMEZ
47
Maddenin lafzına baktığımızda, ilgili suçu işleyen gerçek kişiden
bahsedildiğini görmekteyiz. Tüzel kişilere ilişkin herhangi bir açıkla-
ma, madde metninde yer almadığı gibi ilgili kısıma ilişkin tüzel kişilere
yönelik güvenlik tedbiri uygulanmasını öngören herhangi bir ortak hü-
küm de bulunmamaktadır. Zira 60. maddenin 4. fıkrası gereğince tüzel
kişiler hakkında uygulanacak güvenlik tedbirleri, ancak kanunun ayrı-
ca belirttiği hallerde söz konusu olabilir. Bu nedenle tüzel kişi hakkında
ayrıca bir güvenlik tedbirinin uygulanması mümkün olmayacaktır.
Tüzel kişilere ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmamış ol-
ması ilgili suç bakımından yerinde olmamıştır. Zira toplumda, bazı
tüzel kişilerce özellikle işe alımlarda bu tür ayrımların yapıldığına iliş-
kin kanaatler çok yaygındır. Oysa ki 2003 tarihli Hükümet Tasarısı m.
170/3’te tüzel kişilerin de maddede yazılı suçlardan sorumlu olacağı
belirtilmişti. Bu düzenlemenin tüzel kişilerin suçtan sorumluluğu ye-
rine güvenlik tedbirine tabi tutulacağı şeklinde değiştirilerek kanuna
alınmış olması daha yerinde bir yaklaşım olabilirdi. Özellikle istihdam
konusunda tüzel kişilerin oluşturduğu potansiyel düşünüldüğünde,
böyle bir düzenlemenin ne kadar gerekli olduğu daha da net görüle-
bilir.
Sonuç olarak, 5237 sayılı TCK kapsamında ayırımcılık suçunun
faili sadece gerçek kişiler olabilir. Eğer bir tüzel kişinin faaliyeti söz
konusu ise, ceza sorumluluğu, tüzel kişi adına hareket eden gerçek
kişilere ait olacaktır. İlgili tüzel kişi özel hukuk tüzel kişisi olabileceği
gibi kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir.
E. Mağdur
Suçun mağduru, dil, ırk, renk, cinsiyet, özürlülük, siyasi düşünce,
felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrıma tabi tutulan
grup içerisinde bulunan kişilerdir. Mağdurun Türkiye Cumhuriye-
ti vatandaşı olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Ancak
özellikle taşınmazların satılması bakımından, yabancılara ilişkin yapı-
lan yasal sınırlamalara ilişkin düzenlemeler saklıdır. Yabancı kişilerin
taşınmaz alımlarına ilişkin devlet tarafından getirilen sınırlamalar ve
uygulamalar TCK m. 122 kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Madde ayrım yapılmasına ilişkin gerekçeleri sınırlayıcı olarak be-
lirtmemiş, ‘ve benzeri durumların kullanılarak kendisine karşı ayırım-