Background Image
Previous Page  111 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 111 / 505 Next Page
Page Background

Kamu Görevlileri Bakımından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Hukuki Korunma Yolları

110

dir. Kusurlu fiilin objektif bakımdan hizmetle ilgisinin olup olmaması, hizmetin

safhalarından birini oluşturup oluşturmaması önemli değildir. Kamu görevlisinin

kötü niyeti ve kastı, kusurunun kişisel kusur sayılması için yeterlidir. Bkz.Onar

Sıddık Sami,

İdare Hukukunun Umumi Esasları

, C.III, İstanbul 1966, s.1699-1702; Dü-

ren Akın,

İdare Hukuku Dersleri

, Ankara 1979, s.296-297; Gözübüyük Şeref/Tan Tur-

gut

,

İdare Hukuku

, C.1, Genel Esaslar, 6.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2008, s.851,

Günday,

s.374-376; Özgüldür Serdar,

İdarenin Hukuki Sorumluluğu ve Tam Yargı

Davaları”,

Günışığında Yönetim (Özay İl Han)

, İstanbul 2004, s.867-868

Kamu görevlilerinin, açıkça ve kolayca hizmetten ayrılabilen tasarruf ve hatalarının kötü

niyet ve maksatla ilgiliye zarar vermek veya kamu yararı dışında özel çıkarlar sağlanmak

için bilerek yani kasten yapılan işlem ve eylemlerle bağışlanamıyacak ölçüde ağır kusur teş-

kil eden açık şekilde hukuka aykırı fiil ve muamelelerden ibaret olduğu Yargıtay ve Danış-

tay içtihat ve uygulamalarında kabul edilmektedir. Bu uygulamaya göre kamu personeli

bilerek ve isteyerek yetkisini kötüye kullanır veya mevzuata açık ve kesin olarak belirlenmiş

bulunan görev ve yetki alanını ve sınırlarını aşar yahut idarenin işlev alanı dışına çıkarsa,

kişisel eylem ve kusur işlemiş ve kendi sorumluluğuna yol açmış sayılmaktadır.

” AYM,

E.1974/42, K.1975/62, 25.03.1975, RG 03.06.1975, 15254

Kamu görevlisinin görev ve yetkilerinden, resmi sıfatından ayrılabilen; başka bir anla-

tımla, suç biçimine dönüşerek idari olma niteliğini yitiren eylem ve işlemlerinin, yukarıda

belirtilen Anayasal korumanın dışında kaldığını ve dolayısıyla, doğrudan doğruya kamu

görevlisine karşı şahsi kusuruna dayanılarak adli yargı yerinde tazminat davası açılabilme

olanağı bulunduğunu da belirtmek gerekir

Uyuşmazlık Mahkemesi, Hukuk Bölümü, E.1999/28, K.1999/37, 06.12.1999

“Kişisel kusur, memur veya kamu görevlisinin kamu görevini yerine getirirken, idare fonk-

siyonuna, kamu görevi gerek ve koşullarına aykırı ve yabancı olan, bu nedenle idareye yönel-

tilip, yüklenemeyen doğrudan doğruya memur veya kamu görevlilerine yüklenen memurun

kişisel sorumluluğunu gerektiren tutum ve davranışlardır. Hizmete yabancı olan ve hizmet-

le birleşmeyen kusur kişisel kusur olarak kabul edilmelidir....

...Kişisel kusur ile hizmet kusuru ayrımında şu ölçütler kullanılabilir.

1- Eylem ve kusurlarının hizmetten açıkca ve kolayca ayrılabilmesi,

2- Kötü niyetle üçüncü kişiye ya da kuruma zarar vermenin amaçlanması,

3- Kendisine ya da başkasına özel çıkar sağlanması,

4- Bağışlanmayacak ölçüde işlem ve eylemlerde ağır kusur bulunması,

5- Yetkinin bilerek ve isteyerek kötüye kullanılması,

6- İdarenin görev alanı dışına çıkılması hallerinde memur veya diğer kamu görevlisinin

kişisel kusurundan söz edilebilir.

Hemen belirtelim ki hukuka ve yasa kurallarına açıkca karşı gelinmesi, yargı kararlarının

uygulanmaması, kin, garez, düşmanlık vs. gibi duygularla hareket edilmesi kişisel kusur

için, yani memur ve kamu görevlisinin tazminatla sorumlu tutulması için yeterlidir. Me-

mur veya diğer kamu görevlisinin görevini yaparken ihmal, dikkatsizlik ve tedbirsizlik,

özensizlik, gözetim ve denetim görevini ihmal sonucu ortaya çıkan zararlar da kişisel kusur

kapsamına girer. Kişisel bir kusur olarak nitelendirilebilecek bir eylem yahut işlemin varlığı

halinde sorumluluktan söz edilebilecektir. Burada sözü edilen kusur kasdi olabileceği gibi

ihmali nitelikte de olabilir.”

Y.H.G.K., E.2002/4-993, K.2002/1052, 11.12.2002

“Somut olgularla izah edilmek istenirse; idare ajanının kin, hınç, düşmanlık ve benzeri duy-

guların etkisi altında kalarak işlediği fiiller ile, emredici yasa kurallarına ve hukuka açıkça

karşı gelme (Bkz. 22.10.1979 gün, 1978/ 7 E. 1979/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında

saptandığı üzere Danıştayca verilen Yürütmenin Durdurulması yada iptaline ilişkin karar-

ların uygulanmaması ) tutum ve davranışları kişisel kusuru oluşturur. Gerek öğretide ve

gerekse yargısal kararlarda “personelin” kişisel eylem ve davranışları idari eylem ve işlem

sayılmamış, kişisel kusura dayanan davaların inceleme yerinin Adalet Mahkemeleri olduğu

kabul edilmiştir (Bkz. Anayasa Mahkemesinin 25.3.1975 günlü 1974/42 E., 1975/62 K.