Background Image
Previous Page  116 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 116 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

Mine KASAPOĞLU TURHAN

115

Örneğin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin bir kararında, fakültede de-

kanın bir öğretim üyesine karşı psikolojik taciz (mobbing) olarak nite-

lendirilebilecek keyfi tutum ve davranışları “

kişisel kusur

” olarak kabul

edilmemiş ve “

görev kusuru

” kapsamında değerlendirilmiştir:

Davacı, 1983 yılından beri Radyodiagnostik Anabilim Dalı Başkanı

olarak görev yaptığını; davalının Dekanlığı sırasında Tıp Fakültesi Yönetim

Kurulunca tesis edilen kendisinin özel tetkik ve muayene yapmasının yasak-

lanması yolundaki 3.4.1991 günlü işlemin Erzurum İdare Mahkemesinin

kararıyla iptal edildiğini; buna bağlı olarak açtığı tam yargı davasında, aynı

Mahkemece 1.841.270.- lira maddi tazminata hükmedildiğini; kendisinden

boşalan Radyodiagnostik Anabilim Dalı Başkanlığının Fakülte Dekanınca

yürütüleceği yolundaki 20.4.1993 günlü Tıp Fakültesi Dekanlığı işleminin

de yine aynı Mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine yeniden sözkonusu

Anabilim Dalı Başkanlığı görevine atanmasının yapıldığını; ancak, çevreyle

olan ilişkilerini ve bilimsel itibarını zedeleyen bu işlemler nedeniyle baktığı

özel hasta sayısında ciddi ölçüde azalma meydana geldiğini ve 3 yıl boyunca

huzursuz bir ortamda çalıştığından bahisle bu güne kadar telafisini sağla-

yamadığı maddi ve manevi zararların doğmasına tutum ve davranışlarıyla

neden olduğunu ileri sürdüğü Tıp Fakültesi Eski Dekanı sıfatıyla Prof. Dr.

S.K.`a karşı maddi ve manevi tazminat davası açmıştır...

...Kişilerin uğradığı zararla, zarara sebebiyet veren kamu personelinin

yürüttüğü görev arasında herhangi bir ilişki kurulabiliyorsa, ortada görevle

ilgili bir durum var demektir ki, öğretide “görevli kusuru” olarak tanımlanan

bu tür davranışlar,

kamu personelinin hizmetten ayrılamayan kişisel

kusurları

olarak ortaya çıkmakta; bu durum ise, 657 sayılı Yasanın 13. mad-

desindeki “kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları

zararlar” ibaresinde ifadesini bulmaktadır.

Bu duruma göre; hernekadar idari yargı düzeninde kural olarak, idareye

karşı açılan davalara bakılabilmekte ve kamu personeli de olsa gerçek kişilere

karşı kişisel kusurdan hareketle tazminat davası açılmasına olanak bulunma-

makta ise de; yukarıda açıklandığı üzere, olayda kişisel kusur sözkonusu olma-

yıp tazminat davasının konusunu oluşturan zarar,

kamu personelinin gö-

revi sırasında kullandığı yetkilerden ve resmi sıfatından ayrılamayan,

aksine bunlarla sıkı sıkıya ilgili ve bağlantılı bulunan kusurdan doğ-

rudan idare yönünden “hizmet kusuru” ve kamu personeli yönünden de

“görev kusuru” esaslarına göre değerlendirilmesi gereken bu sorumlu-

luğun yargısal denetimi görevi idari yargı yerine ait bulunmaktadır

.