Background Image
Previous Page  112 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 112 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

Mine KASAPOĞLU TURHAN

111

hala günümüzde doktrinde ve yargı kararlarında, kişisel kusuru tam

olarak belirleyebilecek ve herkesin üzerinde uzlaştığı net ölçütler be-

lirlenebilmiş değildir.

Görev kusuru ise hizmet kusuru kapsamında değerlendirilen bir

kusur türüdür. Diğer bir deyişle, görev kusurunun bulunması duru-

munda, meydana gelen zararı öncelikle idare karşılar. Görev kusuru-

nu kişisel kusurdan ayıran özellik, görev kusurunun hizmetten ayrıla-

mayan, kamu görevlisinin yetkilerini kullanırken işlediği kusur olarak

değerlendirilmesidir.

Eğer kamu görevlisinin davranışı “

görev kusuru

” kapsamında de-

ğerlendirilirse, bu durumda, kamu görevlisi aleyhine adli yargıda taz-

minat davası açılması mümkün olmayacak, idareye karşı idari yargıda

tazminat davası açılacaktır. Çünkü görev kusuru da hizmet kusuru

içinde değerlendirilmektedir. İdare ise tazminatı ödedikten sonra, ku-

suru oranında kamu görevlisine rücu edecektir. Anayasa md. 129/5’e

göre “

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledik-

leri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla

ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine

açılabilir

”. Ayrıca Anayasa md. 40/son’a göre “

Kişinin, resmi görevli-

ler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre,

Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı sak-

lıdır.

” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu md. 13/1’de ise kişilerin

kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan

dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili ku-

rum aleyhine dava açacakları ve kurumun genel hükümlere göre so-

rumlu personele rücu hakkının saklı olduğu hükme bağlanmıştır. Bu

düzenlemelerin amacı, zarar gören kişilerin uğradıkları zararın tazmi-

ni konusunda bir sorun yaşamamaları için ödeme gücü daha yüksek

olan idare ile muhatap olmalarının sağlanması ve aynı zamanda kamu

görevlilerinin de görevlerini yerine getirirken sürekli bir dava tehdidi

altında olmamalarının sağlanmasıdır.

32

sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.1.1984 günlü 1981/4-110 E., 1984/1 K.

sayılı ve 30.4.1986 günlü 1985/4-309 E., 1986/466 K. sayılı kararları, Askeri Yüksek İdare

Mahkemesi 1 nci Dairesinin 23.9.1997 günlü, 1997/19 Esas, 1997/613 K. sayılı kararı, Te-

kinay Akman Burcuoğlu Altop Tekinay Borçlar Hukuk Genel Hükümler 1988 sayfa 681).”

Y.H.G.K., E.1998/4-27, K.1998/100, 11.02.1998

32

Bu düzenleme ile, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu

davrandıklarından bahisle haklı ya da haksız olarak yargı mercileri önüne çıkarılması-