Background Image
Previous Page  201 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 201 / 505 Next Page
Page Background

Mükellefe İadesi Gereken Vergilerde Faiz Uygulanması

200

karşı oyda ise ayrıntılı bir şekilde faizin tazminat niteliğinde oldu-

ğu ve hukuk devletinde uğranılan zararların tazminin gerektiği ifade

edilmiştir. Verginin geç tahakkukundaki zararın haksız tahsil halin-

de de aynen vergi mükellefi içinde geçerli olduğu belirtilmiş ve adil

denge bakımından hükmedilecek faizin, verginin devlet hazinesinde

kaldığı süre için ve gecikme faizi oranında olması gerektiği vurgu-

lanmıştır

110

.

Bu karardan sonra bir başka davada, Danıştay 3. Dairesi “

Danıştay

veya vergi mahkemeleri tarafından yükümlülere iadesine karar verilen vergi-

lere, yükümlü lehine kanunî faiz uygulanmasını öngören bir düzenleme, ge-

rek vergi kanunlarında gerekse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun-

da yer almamaktadır

” gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının

faize ilişkin kısmını bozmuştur

111

.

112 nci maddesinin 4 üncü fıkrasına dayandırılmadığından, vergi mahkemesince faiz is-

temi hakkında davanın açıldığı tarih ve 3095 sayılı Kanunla düzenlenmiş olan yasal faiz

esas alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesinin

4 üncü fıkrası uyarınca ve ödeme tarihini izleyen üçüncü ayın sonundan itibaren düzelt-

me fişinin tebliğ tarihine kadar olan dönem için faiz isteminin kabulüne karar verilmesinde

hukuka uygunluk bulunmadığından, ısrar kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği

oyuyla karara katılmıyorum”

. DVDDK, 26.01.2007 gün ve E. 2006/182, K. 2007/3,

Karşıoy,

Danıştay Dergisi

, 2007, S. 116, s. 82.

110

Olayda; davacının ihtirazi kaydı, davalı vergi idaresince, hukuka aykırı biçimde kabul

edilmemiştir. Bu şekilde yapılan tahakkukun kanuna aykırılığı, temyize konu kararın ver-

gi aslına ilişkin hüküm fıkrasıyla kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Vergi İdaresince bu

şekilde gerçekleştirilen hukuka aykırılık, yukarıda açıklandığı üzere bir hizmet kusurudur.

Vergi alanında asıl olanın, kamu hizmetlerinin finansmanını sağlayan verginin zama-

nında tahsili olması nedeniyle, ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayanılarak tahakkuk

ettirilen verginin davacı tarafından herhangi bir zorlamaya maruz kalınmaksızın ödenmiş

olması da, bu kusuru kaldırıcı nitelikte değildir. Dolayısıyla; davalı İdarenin, hukuka aykı-

rı vergilendirme işlemiyle davacıya vermiş olduğu maddi zararı karşılaması zorunludur…

Gecikme faizinin ilgili dönemlerde miktarını belirleyen zarar, hukuka aykırı olarak yapı-

lan vergi tahsilatlarında, aynen mükellef için de söz konusudur. O halde; hukuka aykırı

olarak tahsil edilen vergiler dolayısıyla vergi idareleri tarafından mükelleflere ödenecek

maddi tazminatın miktarının, davadaki istem de gözetilerek, anılan gecikme faizinin ora-

nına göre, hukuka aykırı olarak tahsil edilen verginin Devlet Hazinesinde kaldığı süre için

hesaplanacak miktar kadar olması da, Anayasada öngörülen eşitlik ve adalet ilkelerinin

gereğidir

”.

DVDDK, 26.01.2007 gün ve E. 2006/182, K. 2007/3, Karşıoy,

Danıştay

Dergisi

, 2007, S. 116, s. 83-84.

111

2577 sayılı Yasanın 28’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında yer alan; tazminat ve vergi da-

valarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanunî

gecikme faizi ödeneceği kuralı, davadan sonraki aşamaya ilişkindir… Herhangi bir yasal

dayanağı bulunmaksızın faiz istemini yazılı gerekçe ile sonuçlandıran vergi mahkemesi

kararının bu konudaki hüküm fıkrasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır

”. Dş.3.D.

02.12.2008 gün ve E. 2007/1279, K. 2008/3820,

Danıştay Dergisi

, 2009, S. 121, s. 152.