Background Image
Previous Page  220 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 220 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

Ümit Süleyman ÜSTÜN

219

mektedir. Bu haliyle adeta idareye iadeyi üç ay içinde yapmama lüksü

tanınmış olmaktadır. Eleştirilecek bir diğer husus da faizin oranının

daha düşük olan tecil faizine bağlanmış olmasıdır ki, maddede yapı-

lan değişiklikte değişmeyen unsurlardan birisini bu faiz oranı oluştur-

maktadır.

1999 yılında yapılan düzenleme sadece vergi hatalarına ilişkin

iadelerle ilişkilendirilmiş (faizin VUK’un 120. maddesine göre red

ve iadesi gereken vergilerle birlikte mükellefe ödeneceği hüküm al-

tına alınmış), dolayısıyla yargı kararları uyarınca iadesi gereken ver-

giler bakımından faiz ödenmesine ilişkin bir hükme yer verilmemiş-

tir. Yani, hukuka aykırı bir işleme karşı dava açılıp kazanıldığında ve

buna bağlı olarak daha önce ödenmiş olan vergilerin iadesi gündeme

geldiğinde, bu madde işlevsiz kalmakta ve mükellefe ödediği vergiler

faizsiz bir şekilde iade edilmekteydi. Benzer durum bütün iade halleri

için 1999 öncesinde zaten mevcuttu.

Bu konu vergi yargısına intikal ettiğinde, vergi yargısı organları

arasında belirgin görüş farklılıkları ortaya çıkmıştır. Yargı içtihatları-

nın önemli bir kısmında, sözkonusu durum için faiz ödenemeyeceği,

çünkü kanunda faiz ödenmesine ilişkin açık bir hükmün bulunma-

dığı ifade edilmiştir. Diğer bir kısım yargı kararlarında ise verginin

mükellefe faizsiz bir şekilde iade edilmesi halinde, mükellefin zarara

uğradığı haklı olarak ifade edilmiştir. Gerçekten de iadede gecikilen

sürenin uzunluğuna bağlı olarak mükellefin zararı da bariz şekilde

artacaktır. İşte, mükellefin uğradığı zararların tazmininin gerektiği-

ni savunan yargı mercileri, bu zararın karşılanması için iadede faiz

uygulanmasının zorunlu olduğunu vurgulamışlar ve mükellefe iade-

de faize hükmetmişlerdir. Ancak faize hükmeden yargı mercilerinin

bir kısmı, burada VUK’un 112. maddesi kapsamına giren bir husus

bulunmadığını ve genel anlamda faiz hükmünün uygulanması ge-

rektiğini belirtmiş ve kanunî faize hükmetmiştir. Diğer kararlarda ise

bu zararın karşılanması için ödenecek faizin oranının VUK’un 112.

maddesiyle ilişkilendirilmesi gerektiği ifade edilmiş, devlet nasıl ken-

di alacağına gecikme faizi uyguluyorsa, mükellefe iade edeceği vergi-

lerde de tazmini sağlayabilmek, arada adil bir denge oluşturabilmek

için hükmedilecek faizin oranının gecikme faizi oranında olması ge-

rektiğine hükmedilmiştir.