Background Image
Previous Page  245 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 245 / 505 Next Page
Page Background

Siyaset ve Anayasal Yabancılaşma:Etik İlkelerin Türk Hukukuna Uyarlanması Problemi

244

Bu durumda, siyasetin kendinden arındırılmış hukuku kendine

tâbi kılarak içine düştüğü bu yabancılaşmadan kurtulması gerekmek-

tedir. Bu kurtuluşun bedeli ise, hukukun maniple edilmesi ve bu ma-

nipülasyonun yine çeşitli siyasi strateji ve taktiklerle demokratik hu-

kuk devletinin bir sonucu olarak algılatılıp kitlelere kabul ettirilmesi,

yani kitlelerin yabancılaşması/yabancılaştırılması olarak ödenecektir.

Egemenliğin gücünü demokratik yollarla elde eden siyasi iktidar un-

surları ise hala meta-etik davranmaktan vazgeçmeme niyetinde ise,

iktidar tepesindeyken bu tepeyi kendine yabancı gördüğü unsurlar-

la paylaşmayacak ve gerekirse bu uğurda hem uygulama aşamasında

hem de vazetme aşamasında, hukuku maniple ederek feda etmekten

kaçınmayacaktır. Bu “doğa” guguk kuşunun doğasına çok benzemek-

tedir: Guguk kuşu, yumurtasını başka bir kuşun yuvasına bırakır. Bu

yumurta yuvadaki diğer yumurtalardan daha önce çatlar ve içinden

çıkan guguk kuşu yavrusu, hayata öncelikle adım atar. Bu yavrunun

ilk işi ise, güdüsel olarak yuvadaki diğer yumurtaları gagasıyla aşağı

atmaktır. Yuvaya gelen ana kuş, guguk kuşu yavrusunu kendi yavrusu

sanarak beslemeye çalışır. Bu doğa öyküsünün sonunda guguk kuşu

yavrusu asalakça beslendiği ana kuşun iki katı büyüklüğe ulaşır. Si-

yaset bu çerçevede hukuk kuşunun yuvasının guguk kuşudur. Robert

Michels, bu durumu “Oligarşinin Tunç Kanunu” diye adlandırır: Bir

örgütün yönetim katına gelenler, yönetimin gücünü kullanarak muha-

liflere nefes aldırmaz; hep yönetimde kalır ve oligarşik bir yapı oluştu-

rur.

25

Siyasetin içkin olduğu iktidardan, yani topluma rağmen edinilen

kişisel, sınıfsal, zümresel menfaatlerin bekaası için üretilen iradeden

hukuk dolayımıyla arındırılma çabası, siyasetin pragmatik doğasına

yabancılaştırılması, yani guguk kuşu yavrusunun diğer yumurtaları

aşağıya itelememesi anlamına gelecektir. Siyasi iktidarın, doğasına iç-

kin pragmatizmden kurtulması ise “güçlüyken gücünü dürüstçe top-

lum aleyhine kullanılamaması” anlamında etik bir davranıştır.

Siyasi pragmatizmin yarattığı yabancılaşmanın en yeni ör-

neklerinden birisi 2010 Anayasa değişikliği ile getirilen Anayasa

Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının tanınması sürecinde görül-

mektedir. AYM’ye bireysel başvuru gerekçesi olarak belirlenen kamu

25

Tom B. Bottomore,

Seçkinler ve Toplum,

Çev. Erol Mutlu, Gündoğan Yay., Ankara

1990, s. 112.