

TBB Dergisi 2013 (105)
İ. Uğur ESGÜN
249
reddedip yürürlükten kaldırmasına kadar geçen zaman diliminde bu
iki düzenleme yürürlükte olup uygulanma imkanı bulacaktır. Üstelik
TBMM tarafından reddedilip yürürlükten kaldırılması, hukuka aykırı
bir işlemin geri alınması anlamında geçmişe yürür bir iptal hükmü ve
sonucu doğurmayacaktır. Bu durum, olağan KHK’ların “geriye yü-
rür” iptal kararları veren idare değil de; “geriye yürümez” iptal karar-
ları verebilen anayasa yargısı denetimine tâbi kılınması ve olağanüstü
KHK’ların ise anayasa yargısı ve diğer yargısal denetim kapsamları
dışında tutulmasıyla birlikte düşünüldüğünde hukukun teknik bir
manipülasyona maruz bırakıldığı rahatlıkla saptanabilir. Dolayısıyla
TBMM tarafından reddedilen veya Anayasa Mahkemesi’nce (AYM’ce)
iptal edilen KHK adlı bir düzenleyici işlemin yürürlükte kaldığı müd-
detçe yarattığı hukuka aykırı tahribat ve mağduriyetin tazmin edil-
mesi imkanı bulunmayacak, pejoratif bir deyimle “Atı alan Üsküdar’ı
geçmiş” olacaktır.
31
AYM, 1993’ten beri içtihadi olarak kullandığı bir
kanun veya KHK’yı iptal etmeden önce yürürlüğünü durdurma yet-
kisiyle AYM’nin iptal kararlarının geriye yürümezliğinin sakıncalarını
bertaraf etmeye çalışmakta olsa da, TBMM reddettiği bir KHK veya
olağanüstü KHK’nın yürürlükte kaldığı müddetçe yaratacağı etkiyi
telafi edecek hiçbir hukuki mekanizma mevcut değildir. Bu keyfiyetin
dominant uygulayıcı yürütmenin lehine, hukuk devleti temel değerle-
rinin ise aleyhine olduğu açıktır.
Yine 1971 değişikliği ile vazedilen ve 1982 Anayasası’nın 73. Mad-
desinin son fıkrasında yaşamaya devam eden, Bakanlar Kurulu’na
yine onun parlamento çoğunluğuna sahip olduğu için belirlediği ya-
sama fonksiyonunca verilebilecek “
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yü-
kümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hüküm-
lerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma
”
yetkisi modern hukuk devletlerinin temelindeki “vergi ancak kanunla
koyulur” ilke ve hükmünden bir uzaklaşma, bir yabancılaşma niteliği
taşımaktadır. Hükümete böyle bir yetkinin verilmesi, hele bir de onun
bu yetkisinin sınırlayan vergi kanunlarındaki üst sınırların Katma De-
ğer Vergisi Kanunu’nda olduğu gibi %10 KDV oranının %40’a arttırı-
labileceği gibi oranlar olarak belirlenmesi, hükümete yeni bir mali yü-
kümlülük koyma yetkisi vermiyor gibi görünse de ikiz, üçüz, dördüz
31
Karşı görüş için bkz. Gözler, s. 38-39.