Background Image
Previous Page  51 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 51 / 505 Next Page
Page Background

Sulh Hukuk – Asliye Hukuk Mahkemesi Ayrımının Anlam ve Önemi Üzerine Bazı Düşünceler

50

469 sayılı Mehâkim-i Şeriyenin İlgasına ve Yeni Mehâkim

Teşkilâtının Teşkiline Dair Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde,

sulh hukuk mahkemelerinin, tek hâkimli mahkeme; asliye hukuk mah-

kemelerinin ise, toplu mahkeme biçiminde kurulması öngörülmüştür.

Ancak, hâkim sayısının sınırlı olması sebebiyle, yasal çerçevede, top-

lu mahkeme sisteminin öngörülmesine rağmen, anılan Kanun’da yer

alan geçici madde hükmüne dayanılarak, asliye hukuk mahkemeleri-

nin de, ülke genelinde, tek hâkimli mahkeme biçiminde örgütlenmesi

sağlanmıştır. Tek hâkimli mahkeme – toplu mahkeme modeli işlerlik

kazanmış olsaydı, her iki mahkeme türü arasında, statü itibariyle bir

farklılığın bulunduğu söylenebilirdi. Bugün için, yasal çerçevede, hem

sulh hukuk mahkemelerinin hem de asliye hukuk mahkemelerinin ör-

gütlenmesi bağlamında, tümüyle tek hâkimli mahkeme sistemi işlerlik

kazanmıştır (5235 s. K. m.5, II). Dolayısıyla, her iki mahkeme türü ara-

sında, bu bağlamda da, statü itibariyle bir farklılığın yaratılmış olduğu,

pozitif hukuk çerçevesinde de artık ileri sürülemez. Sulh hukuk mah-

kemeleri hâkimleriyle asliye hukuk mahkemeleri hâkimleri arasında

bir derecelendirme ilişkisinin yahut bir hiyerarşinin bulunduğu izle-

nimi uyandırılmışsa, bunun temelinde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek

Kurulu’nun, eskiden, özellikle, asliye hukuk mahkemesi hâkimlerini

esas alan bir tutum takınmış, genel bir tavır sergilemiş olmasının yat-

tığı söylenebilir. Yargıtay’a üye seçimi sırasında, HSYK tarafından, eş-

değer koşulları taşımak kaydıyla, hâkimlerin görev yaptığı mahkeme-

ler arasında herhangi bir ayrımın gözetilmemesi yönünde bir tutum

ve yaklaşım benimsenecek olursa, bu yanlış izlenim ya da algının kısa

sürede izalesi de mümkün hâle gelir.