Background Image
Previous Page  68 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 68 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

S. Alp LİMONCUOĞLU

67

sözleşmeye aykırılık sebebi ile uğranılan zararın tazminine ilişkindir.

Bu noktada işveren kendisine hiçbir kusurun yüklenebileceğini ispat

etmedikçe zarardan sorumluluk taşıyacaktır. Yargıtay’ın son yıllara

kadar önüne gelen bir çok olayda, özellikle, işverenin üzerine düşen

iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almayı ihmal ettiği durumlarda so-

rumluluğunu, risk tehdidine dayalı kusursuz sorumluluk niteliğinde

kabul etmesi sebebi ile, işçilerin bu dayanak ile dava açma imkanla-

rının da olduğunun hatırlatılması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun

114. maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin

kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı düzen-

lenmiştir. Buna göre 49. ve 54. maddeleri çerçevesinde maddi tazmi-

nat, 53. maddesi çerçevesinde destekten yoksun kalma tazminatı ve

56. maddesi kapsamında manevi tazminat davaları da 112. madde ile

temin edilemeyen alacak bulunması halinde açılabilecektir. Ancak 112.

madde kapsamında açılacak davalarda zamanaşımı 10 yıl iken (md.

146), haksız fiile dayalı davalarda zamanaşımı zarar ve tazminat yü-

kümlüsünün öğrenildiği andan itibaren 2 ve herhalde psikolojik taciz

olayının vuku anından itibaren 10 yıldır (md. 72).

Psikolojik taciz karşısında işçinin görmüş olduğu asıl zarar mane-

vi kişilik değerlerinin zedelenmesidir. Çoğu zaman ortaya çıkan za-

rar maddi olmaktan öte işçinin ruhsal dünyası ile ilgili olduğundan,

manevi tazminat davalarının psikolojik taciz olaylarında önemli bir

yer tuttuğu ortadadır. Ülkemizde çoğu zaman manevi tazminat dava-

ları sonucu hükmedilen maddi tutar oldukça düşük görünmektedir.

Bunun sebebi manevi tazminat ile ilgili yüksek mahkemenin bugüne

kadar vermiş olduğu ilke kararlarıdır

39

. Uygulamada işçilerde psiko-

lojik taciz sebebi ile oluşan zararların çoğunluğunun manevi nitelikte

bulunması sebebi ile bu davalarda hükmedilecek tazminat miktarı,

psikolojik tacizi gerçekleştiren bireyler açısından caydırıcı nitelik de

taşımalıdır. Ülkemizdeki manevi tazminat uygulamalarının çoğu ise

bu caydırıcılıktan yoksundur. Psikolojik taciz eylemine karşın bahsi

geçen bu davaların açılması, işçinin gerek Anayasa gerekse Medeni

Kanun’dan doğan kişiliğin korunmasına ilişkin davaları açmasına en-

gel teşkil etmez

40

. Konunun kapsamı gereği kişiliği koruyucu bu dava-

lardan bu makale içinde bahsedilmeyecektir.

39

YİBK, 26.6.1966, E. 1966/7 K. 1966/7; Y21HD, 24.3.2009, E. 2009/1602 K. 2009/4319.

40

İşçilerin açabileceği kişiliğin korunmasına ilişkin davalar için bknz. Bayram, 2008:

105 vd.; Işkın, 2010: 63-68; Savaş, 2006: 110-119.