Background Image
Previous Page  266 / 517 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 266 / 517 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (115)

Cihat ÖNER

265

somut olayın özelliğine göre şekillenebilir. Yukarıda değinilen konu-

larda olduğu gibi tüm alacak borç ilişkileri için geçerli iktisadi, ticari

ve teknik icaplar söz konusu olamaz. Dolayısıyla ispat yükünün kime

düşeceği, ilişkinin tüm koşulları göz önünde bulundurularak tespit

edilmelidir. Bu tür ilişkilerde doğası gereği iktisadi ve ticari icapların

ön plana çıkacağı söylenebilir. Teknik icaplar değinildiği gibi daha zi-

yade üretim sürecinde önem kazanmaktadır.

Alacak borç işlemlerinde tarafların birbirleri olan ilişkileri önem

taşımaktadır. Vergi sisteminde özellikle borçlanmalarda taraflar ara-

sındaki akrabalık bağları ya da diğer yakınlıklar ilişki üzerinde her

zaman şüpheye neden olmaktadır. Böyle bir ilişkinin tartışıldığı bir

uyuşmazlıkta, yapılan araştırmalar sonucunda mükellef ile mükellef-

ten faizle borç para aldıklarını söyleyen şahıslar arasında bir akraba-

lık bağı bulunduğu ve mükellef tarafından anılan şahıslara muhtelif

zamanlarda borç para verildiği anlaşılmıştır. Mükellef bu borç verme

işleminin, bir yönden gayrimenkul satışına diğer yönden araç satışına

dayandığını, akrabalık bağı dolayısıyla da sözleşmeye bağlanmadığını

ileri sürmüştür. Ancak Danıştay’a göre ticari icaplar, iş ve ticari iliş-

kilerin ve bunlardan kaynaklanan taahhüt ve taleplerin sözleşmeye

bağlanmasını, yapılan avans ödemelerinin belgelendirilmesini ve kay-

da geçirilmesini gerektirmektedir.

56

Sonuç olarak bunun aksini ispat

mükellefe düşmektedir.

Alacak borç ilişkilerinde şüphe, en çok, tarafların kötü niyetle ha-

reket ettiği durumlarda netleşmektedir. Bu nedenle alacak borç ilişki-

lerinde peçeleme olup olmadığının da araştırılması gerekebilir. Dola-

yısıyla vergi idarelerine büyük iş düşmektedir. Özellikle öz sermayeyi

belli oranlarda aşan borçlanmalarda, örtülü sermaye aktarımının bu-

lunup bulunmadığı ortaya konulmalıdır. Örneğin somut bir olayda

inceleme raporunda davacı şirketin, ilgili yılda, ortaklarından öz ser-

mayesinin %24.41’i oranında borçlandığı belirtilmiştir. Danıştay’a göre

uyuşmazlık tarihinde davacı şirketin borçlandığı tutarın öz sermaye-

sine oranı, örtülü sermaye için kabul edilebilecek nitelikte değildir.

(Günümüzde bu oran Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci madde-

sinde üç kat olarak tespit edilmiştir.) Dava konusu olaydaki borçlan-

maların ve bunların ödemesinin ertelenmesine ilişkin tespitler örtülü

56

Dnş. 7. D., E. 2001/4837, K. 2005/492, T. 23.03.2005.