

TBB Dergisi 2014 (115)
Şebnem NEBİOĞLU ÖNER
491
çocuğun lehine gibi gözükse de, çocuğu kaçırdıktan sonra uzun süre
saklamayı başaran ebeveynin çocuğun yeni çevresine uyum sağlamış
olduğu olgusundan istifade etmesi suretiyle, bu tür vakaları özendi-
rici bir uygulamaya yol açabileceğinden, çocuğun bulunduğu ülke
makamlarının çocuğun yerinin tespiti hususunda ivedilikle hareket
etmesi ve yeni çevreye intibak etmiş olma durumunu titizlikle değer-
lendirmesi zaruridir. Bu açıdan gerek talepte bulunan gerek talebin
iletildiği devletin merkezi makamları, başvurucu tarafından sağlanan
bilgiler de dahil olmak üzere, çocuğun bulunduğu yerin tespit edilme-
si için tüm olanakları ivedi şekilde kullanmak durumundadır. Ancak
belirttiğimiz bu hükme rağmen, yani çocuğun iyi bir şekilde intibak
etmiş olduğunun tespit edilmesi halinde dahi, Sözleşmenin 18. mad-
desi uyarınca yetkili makamların, iade kararına ilişkin takdir yetkisi
bulunduğunu hatırlatmakta yarar vardır.
Çocuğun bulunduğu yerin tespiti sonrasında, Sözleşme hüküm-
leri çerçevesinde iadesi dostane çözüm
33
veya dava yoluyla sağlana-
bilmektedir. Dostane çözüm noktasında en etkili yol, çocuğu kaçıran
veya alıkoyan tarafa, hakkında cezai veya hukuki prosedürlere baş-
vurulmayacağı, çocuğun dönüş masraflarının yükletilmeyeceği veya
iadeyi müteakip çocukla kişsel ilişki kurma hakkının tanınanacağı
garantisinin verilmesidir. Bu sistem, İngiltere ve Avustralya’da uygu-
lanmakta olup, taahhütler rejimi olarak adlandırılmakta ve iade süre-
cindeki engellerin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla başvuru sahibine
yüklenen veya teklif edilen vaatleri ifade etmektedir.
34
. Çocuğu yanın-
33
Sözleşme’nin Türkiye uygulaması açısından, 65/ sayılı Genelge’nin II/B-7,8. mad-
deleri uyarınca, öncelikle çocuğu kaçıran veya alıkoyan kişinin rızası ile çocuğun
teslimi veya taraflar arasında dostane çözüme ulaşılması için girişimde bulunul-
ması gerekmekte olup, çocuğu hukuka aykırı şekilde alıkoyan ebeveynin gönüllü
iadeyi kabul etmesi halinde, durumun Cumhuriyet Başsavcılığınca derhal Ulusla-
rarası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesi öngörülmektedir.
Bildirimi alan merkezi makam da aynı şekilde, bu gelişmeyi derhal gönderici ma-
kam olan taraf devlet merkezi makamına iletecektir. İade davası açılması halinde
ise, 5717 sayılı Kanun’un 8. maddesinde açıkça Mahkemenin tarafları öncelikle
sulhe teşvik etmek durumunda olduğu belirtilmektedir. Sözleşme’nin Almanya
uygulamasında da benzer bir prosedür uygulanmakla birlikte, dostane çözüm
sürecinde uluslararası velayet anlaşmazlıklarında arabuluculuk yapmak üzere fa-
aliyet gösteren MİKK (Mediation bei internationalen Kindschaftskonflikten) adlı
sivil toplum örgütünün de sürece etkin olarak katıldığı görülmektedir. Bkz. We-
inkauff, s.49,51.
34
Bkz. Altuntaş, 205 vd.