

TBB Dergisi 2016 (123)
Güray ERDÖNMEZ
171
miştir (HMK.m.209/2). Kanaatimizce, Kanundaki “mahkeme kararıy-
la sabit oluncaya kadar” ifadesi (HMK.m.209/2) hükmün şekli anlam-
da kesinleşmesi şeklinde anlaşılmamalıdır. Bir diğer ifadeyle, hukuk
mahkemesi resmi senedin sahte olduğuna karar verirse, o senede daya-
narak başlatılan icra takibi kendiliğinden durmalıdır (HMK.m.209/2).
Zira hukuk mahkemesinin verdiği karar şekli anlamda kesinleşinceye
kadar icra takibine devam edileceği kabul edilirse, sahtelik iddiasın-
da bulunan takip borçlusu bakımından telafisi mümkün olmayan za-
rarlar doğabilecektir. Yerel mahkemenin davanın kabulüne dair ver-
diği karar temyiz edildiği takdirde ise, icra takibi temyiz incelemesi
sonuçlanıncaya kadar durmaya devam edecektir. Burada Yargıtay’ın
temyiz incelemesi sonunda yerel mahkemenin kararını bozduğu tak-
dirde, alacaklının duran takibe devam edip edemeyeceği bir başka
problem teşkil eder. İlk bakışta resmi senetlerdeki sahtelik iddiasının
sadece o senedin taraflarını değil, aynı zamanda kamu düzenini de
ilgilendirdiği
37
göz önüne alınarak, yerel mahkemenin verdiği kararın
bozulması halinde icra takibine devam edilebilmesi gerektiği düşü-
nülebilir. Ancak, kanaatimizce bu sorunla ilgili karşılaşılabilecek tüm
ihtimaller için geçerli olabilecek bir çözüm öngörmek güçtür. Çünkü,
Yargıtay yerel mahkemenin kararını usûlden veya esastan bozabile-
ceği gibi, bozmanın kapsamı da her olayda farklılık arz edebilecektir.
Örneğin Yargıtay yerel mahkemeye sunulan bilirkişi raporunu bazı
açılardan yeterli görmez ve dava dosyasının Adli Tıp Kurumu’na gön-
derilerek yeni bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verirse, bozma
kararı senedin sahte olup olmadığı meselesini çözüme bağlamış olma-
yacaktır. Benzer şekilde, Yargıtay yerel mahkemenin kararını bozar
ve takip borçlusu bu karar aleyhinde karar düzeltme yoluna müracaat
ederse, bu defa da karar düzeltme başvurusu sonuçlanıncaya kadar
icra takibinin akıbetinin ne olacağı sorusuyla karşılaşılır. Kanaati-
mizce, bu soruna çözüm ararken, sahtelik iddiasında bulunulmasının
adi senetler ile resmi senetler bakımından doğurduğu farklı sonuçlar
gözden kaçırılmamalıdır. Yukarıda zikredildiği gibi Yargıtay’ın boz-
ma kararı çok farklı nedenlere dayanabileceği için bu konuda somut
olayın özelliklerine uygun çözüm bulunmasına imkân verecek bir yol
37
Resmi senetlerde sahtelik iddiası senedi düzenleyen ve ibraz eden kamugörevlisini
itham altında bıraktığı için kamu düzenini yakından ilgilendirmektedir (Kuru,
Usul,
C.II, s. 2165).