Previous Page  181 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 181 / 497 Next Page
Page Background

Adi ve Resmi Senette Sahtelik İddiasının Hukuk Davalarına ve İcra Takiplerine Etkisi

180

rak kullanılamayacağını belirtmektedir.

51

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

sahtelik iddiasının imza inkârı dışında bir sebebe dayandığı hallerde

takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine gerek ol-

madığına dair içtihadından da dönerek, gerek hukuk mahkemesinde

menfi tespit (sahtelik) davası açılmasının gerekse ceza mahkemesinde

ceza davası ikame edilmesinin tek başına takibin durdurulmasına ne-

51

Yargıtay’ın anılan kararı şu şekildedir : “…İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve

şikayetleri, İcra Ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulaya-

rak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin

kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle

borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak

genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin

durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK.nun 169/a-2. maddesi uyarınca iti-

razın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına

karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş

olması, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluş-

turmaz. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına

aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğin-

den icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet

savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabi-

lir. Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya

sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. mad-

desi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel

mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınama-

yacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup,

icra takibine etkisi yoktur…” (12. HD. 17.03.2015 T. E:2014/29455, K:4760, www.e-

uyar.com

). Anılan kararın karşı oy yazısında ise, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin

eski içtihadına paralel şekilde görüş bildirildiği görülmektedir. Nitekim, karşı oy

yazısındaki şu açıklamalar dikkat çekicidir : “… Pek tabidir ki mahkemece sahte-

lik iddiasının imza inkarı dışındaki bir nedene dayandığının belirlenmesi halinde

takip hukukunun özelliği ve acele karar verilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak,

sahtelik davası bekletici mesele yapılmadan, sahtelik davasında karar verilinceye

kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir. Şartları oluşmasına

rağmen HMK.’nun 209 maddesinin takip hukukunda uygulanmaması halinde

borçlu ancak İİK.’nun 72/3. maddesi gereğince icra kasasına yüklü miktarda para

yatırarak icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Bu uygu-

lama da 2011 yılında yürürlüğe giren yasanın borçluya tanıdığı hakların ortadan

kaldırılması sonucunu doğurur. Borçlunun ekonomik durumu zayıf ise tamamen

korunaksız olduğu için takip işlemleri sonuna kadar gidecek, haczi kabil malları,

hak ve alacakları elinden çıkacak, ceza mahkemesinin senedin iptali kararı kesin-

leştiğinde kötü niyetli takip alacaklısına zararını telafi ettiremeyecektir. Çünkü

kötü niyetli alacaklının haczi kabil hak ve alacağına ulaşılamayacaktır. Bu husus

göz göre göre borçlunun haksızlığa uğramasına sebep olacağı için hukuka aykırı

olacaktır. Senette sahtecilikten dolayı dava açıldığında HMK.’nun 209.maddesi

gereğince takibin olduğu yerde durdurulması halinde ise bu aşamaya kadar bor-

cu karşılayacak miktarda hak ve alacak haczedileceği, alacak tahsil edilene kadar

faiz işletileceği için alacaklının alacağına geç kavuşmaktan başka zararı olmaya-

caktır…” (12. HD. 17.03.2015 T. E:2014/29455, K:4760,

www.e-uyar.com

).