

TBB Dergisi 2016 (123)
Güray ERDÖNMEZ
193
ekonomisinin gerekli kıldığı hallerde, ceza davasının bekletici sorun
yapılabilmesi gerekir. Kanaatimizce, ceza mahkemesinde görülen
davanın bekletici sorun yapılıp yapılmayacağı somut olayın özellik-
leri ve usûl ekonomisi ilkesi dikkate alınarak icra mahkemesi tarafın-
dan takdir edilmelidir. İcra mahkemesi basit yargılama usûlüne göre
yargılama yaptığı için, sahtelik incelemesini kendisinin daha çabuk
sonuçlandıracağını öngörüyorsa, bekletici sorun yapmaktan imtina
edebilir. Buna mukabil, ceza davasında tahkikat daha ileri bir aşama-
da ise, icra mahkemesinin sahtelik incelemesi yapması gereksiz yere
masraf yapılmasına ve zaman kaybına neden olacaktır. O itibarla, icra
mahkemesi somut olayın özelliklerini de dikkate alarak bu konuda
bir karar vermelidir. Ancak, icra mahkemesinin ceza davasını bekle-
tici sorun yaptığı hallerde, icra takibine devam edilebilmesi için ceza
mahkemesinin verdiği kararın kesinleşmesinin beklenmesi isabet-
li olur. Her ne kadar ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesinin
beklenmesinin alacaklının icra takibine devam etmesini engelleyeceği
ve alacağına kavuşmasını geciktireceği düşünülebilirse de, ceza mah-
kemesinin kararı temyiz incelemesi neticesinde bozulur ve bu arada
takibe devam edildiği için borçlunun malvarlığı haczedilerek satılırsa,
aleyhinde sahte bir senede dayanılarak icra takibi yapılan tarafın bu
durumdan ciddi şekilde zarar göreceği gözden uzak tutulmamalıdır.
75
Bu konuyla ilgili bir diğer ihtimal ise, takip borçlusunun hem hu-
kuk mahkemesinde sahtelik davası açması hem de savcılığa suç ih-
barında bulunmak suretiyle ceza davası açılmasını sağlamasıdır. Bu
75
Nitekim, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi de 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken aynı
yönde görüş bildirmekte idi : “…Resmi veya hususi bir senedin sahteliği hak-
kındaki itirazın, HUMK.nun314, 316 ve 317. maddeleri hükümlerine göre değer-
lendirilmesi lazımdır. Usulüne göre açılmış böyle bir sahtecilik davası sırasında
senedin bilirkişi marifeti ile incelenmesine ve olaylardan haberdar olanların din-
lenmesine karar verildiği takdirde, senet o dava sonunda verilecek hükme kadar
hiçbir işleme esas tutulamaz. Ancak, tek başına ceza davasının açılmış olması, ki-
şisel hak bakımından davaya müdahale olunarak senedin iptali istenmedikçe, hu-
kuk davasına ve icra takibine doğrudan etki etmez. Somut olayda, takip dayanağı
senet yönünden sahtecilik suçu işlendiğinden bahisle bir kısım sanıklar hakkında
ceza mahkemesince verilmiş bulunan hüküm henüz kesinleşmemiştir. Mahkeme-
ce bozma ilamına uyularak sahteciliğe ilişkin Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi
dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verildiği halde, bilahare bu ara
kararından dönülerek ceza mahkemesince verilen hükmün kesinleşmesi beklen-
meden sonuca gidilmesi isabetsizdir…” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi T. 27.09.2011,
E. 2011/1622 K. 2011716904 Kazancı İçtihat Bankası).