

Adi ve Resmi Senette Sahtelik İddiasının Hukuk Davalarına ve İcra Takiplerine Etkisi
200
Öncelikle belirtmek gerekir ki, CMK.m.231/5’de hükmün açıklan-
masının geri bırakılması kararıyla birlikte, sanık hakkında ceza mah-
kemesi tarafından kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmayacağı
açıkça ifade edilmiştir. Bu durumda, hukuken sonuç doğurmayan bir
hükmün hukuk mahkemesinde görülen dava için bağlayıcı olduğun-
dan söz edilemez.
84
Aynı nedenle, hukuk hâkimini ceza mahkemesin-
ce tespit edilen maddi vakıalarla bağlı kılmak da mümkün değildir.
Çünkü ortada kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı yoktur. Aksi dü-
şüncenin kabulü halinde Yargıtay’ın yukarıdaki kararlarında zikret-
tiği sakıncalar ortaya çıkar. Bununla birlikte, hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararının sanık hakkında ceza hukuku bakımından
sonuç doğurmaması, ceza davasında varlığı tespit edilen vakıaların
tamamen göz ardı edilmesine neden olmamalıdır. Bilhassa ceza da-
vasında sanığın üzerine atılı suçu işleyip işlemediğinin araştırıldığı
ve neticede suçun işlendiği sonucuna ulaşıldığı gözden uzak tutulma-
malıdır. Doktrinde de haklı olarak ifade edildiği üzere hükmün açık-
lanmasının geri bırakılmasına karar verebilmek için öncelikle sanığın
mahkûmiyetine karar vermek gerekmektedir. Mahkemenin sanık
hakkında ceza tayin etmeden hükmün açıklanmasının geri bırakıl-
masına karar vermesi mümkün değildir. Kaldı ki, anılan kararın ve-
rilebilmesi için ceza mahkemesi tüm araştırmasını yapmakta ve dava
dosyasındaki bütün delilleri incelemektedir.
85
Bu nedenle, ceza dava-
kararı kesin bir mahkumiyet anlamında değildir. Bu nedenle ortada ceza huku-
ku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından, BK’ nun
53. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacaktır...’’ şeklinde belirtilmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklamalar doğrultusunda varılacak uygun sonuca göre
bir karar verilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz
eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacı vekilinin
temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruş-
masında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100 TL. duruşma vekalet
ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde
iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (19. HD. 15.04.2014 T.
E: 2013/10051, K: 7257,
www.e-uyar.com).
84
İpek, s. 86- 87.
85
İpek, s. 86. Yazar, bu bağlamda ceza mahkemesinin kararının aksi kanıtlanabilir
güçlü bir delil olarak kabul edilmesi gerektiğini; ceza mahkemesinin kararına hiç-
bir hüküm ve delil değeri tanınmamasının isabetli olmadığını ileri sürmekte, aka-
binde ise sanık aleyhine güçlü bir karinenin oluştuğunu ve oluşan bu durumun
aksinin aynı güçteki delillerle ispat edilebileceğini savunmaktadır (İpek, s. 88).
Bu görüşe, ceza mahkemesinde yapılan yargılamaya ve bu yargılama neticesinde
verilen karara hiçbir hukuki değer atfedilmemesinin isabetli olmadığı noktasında
katılmaktayız. Bununla birlikte, mezkur durumda gerek fiili gerekse kanuni bir