Previous Page  242 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 242 / 497 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (123)

Emine Aslı KÜÇÜKAYDIN

241

faatleri de ihlal edeceğini belirtmektedir.

91

Diğer bir görüş ise, davalı-

nın ıslah yoluyla karşı dava açabilmesine olumlu yaklaşır. Davalının

ilk cevap dilekçesini ıslah etmek suretiyle, karşı dava açabileceğini ki

bu durumda önceki dilekçenin hiç verilmemiş sayılacağını ve ıslah sa-

yesinde ikinci dilekçenin ilk dilekçe yerine geçeceğini belirtir.

92

B. Tahkimde Karşı Dava

Tahkim yargılamasında dava ve cevap dilekçesini düzenleyen

Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 428/ f. 1 uyarınca:

Taraflarca kararlaştırılan veya hakem tarafından belirlenecek süre içinde,

davacı tahkim şartını veya sözleşmesiyle birlikte varsa esas sözleşme ile iddi-

asını dayandırdığı vakıaları ve talebini; davalı ise savunmasını ve dayandığı

vakıaları dilekçeyle hakem veya hakem kuruluna sunar.”

İşte bu aşamada

davalının devlet mahkemelerinde sahip olduğu imkân aynen geçerlili-

ğini sürdürmekte; davalı arzu ederse davacıya karşı hakemler önünde

91

Saim Üstündağ, İddia ve Müdafaanın Değiştirilmesi Yasağı, Cezaevi Matbaası,

İstanbul, 1967, s. 97-98 dn. 167b, Bu görüşle uyumlu Y. 2. HD., E.2008/13544, K.

2009/15234, T.9.9.2009 karar, “…Davalı, karşılık davasını esas dava hakkındaki

cevap layihasını bildirmek suretiyle ikame edebilir. (HUMK m. 203 ) Olayda da-

valı, cevap layihasını zamanında ve usulüne uygun biçimde vermiş, bu dilekçe-

sinde ziynetlerle ilgili herhangi bir karşılık dava açmamıştır. Cevap dilekçesinde

ileri sürülmeyen savunma ve def’inin cevap dilekçesinin sonradan ıslahı suretiyle

ileri sürülmesi mümkün ise de, ayrı ve müstakil bir dava olan karşılık davanın ce-

vap dilekçesinin sonradan ıslahı suretiyle açılması usulen mümkün değildir. Harç

alınmış olmasının da sonuca etkisi yoktur. Çünkü ıslah, yeni bir dava olmayıp,

evvelce ikame edilmiş davaya ait usuli bir muameledir. Bu açıklama karşısında

davalının, ziynetlerle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir karşılık davasının bu-

lunmadığı gözetilmeksizin aleyhine kesin hüküm oluşturacak şekilde ret hükmü

kurulması doğru bulunmamıştır.”

Açılamayacağına dair ayrıca bkz. Mehmet Akif Tutumlu, Kuram ve Uygulama

Işığında Medeni Usul Hukukunda Islah, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı,

Seçkin Yayınları, Ankara 2015, s. 291.

92

Kuru, s. 3945; Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, 6100 sayılı

HMK’na göre değiştirilmiş 3. bası, Ankara 2011, s. 452; Kini, s. 52. Yılmaz, karşı

dava kurumunun getirilme amacının emek ve zamandan tasarruf etmek suretiyle

çelişik karar ortaya çıkma ihtimalinin ortadan kaldırılması olduğunu belirtmek-

tedir. Karşı davaya izin verilmemesi durumunda birleştirme kararı verilmediği

her durum açısından davaların ayrı ayrı görüleceğini ve birbiriyle çelişik kararlar

ortaya çıkma riskinin de artacağını belirtmektedir. Bu sebeplerle yazar, tereddüde

düşülen durumlar açısından karşı dava açılmasına imkân tanınmasını söylemek-

tedir. Kanun tarafından karşı davanın açılmasını yasaklayan bir hal olmadıkça da,

usul hukukuna hâkim olan kurallar çerçevesinde karşı davanın açılmasına engel

olmamak gerektiğini savunmaktadır. Bkz. Yılmaz s. 452.