

Zorunlu Arabuluculğun Hukukun Temel İlkelerine Aykırılığı ve Uygulanabilirliğine Dair Sorunlar
456
yasanın yürürlük süresi dört yılla sınırlı tutulmuştur. Şöyle ki İtalya’da
zorunlu arabuluculuk, 2013 yılında, -dört yıl sonrasında (2017 yılında)
uygulamanın sonuçları değerlendirilerek, zorunluluğun devam edip
etmeyeceğinin yeniden kararlaştırılması öngörülmek- kaydıyla yürür-
lüğe konulmuştur.
İtalya’daki bu istisnai uygulamanın örneksenmesi suretiyle ve
de aceleci bir hevesle, son dönemde Türkiye’de de, belirli bazı hu-
kuk uyuşmazlıklarında, dava açılmadan önce arabulucuya müraca-
at etme zorunluluğunun getirileceği; devlet katmanında en yetkili
kişilerce dile getirilmekte ve Adalet Bakanlığı’na bağlı Arabulucu-
luk Daire Başkanlığı’nca da bu yönde yasa değişikliği taslakları ha-
zırlanmaktadır. Üstelik Türkiye için öngörülen zorunluluk uygula-
masının, İtalya’dakinden katbekat daha fazla hukuksal uyuşmazlığı
kapsayacağı da öngörülmektedir. İtalya’da tarafların uyuşmazlığın
çözümü sonrasında da iyi ilişkiler içinde olmak durumunda ola-
cakları dava türleri (kat mülkiyetinden, komşuluk hukukundan
kaynaklanan vb.) esas alınarak, sadece belirli dava türleriyle sınırlı
olmak üzere zorunluluk getirilmiştir. Buna karşın Türkiye’de, ko-
nusu para veya para ile ölçülebilen değerlerden oluşan hukuksal
uyuşmazlıklarda, dava değeri esas alınarak –bir kısım istisnalar
dışında- hukuk uyuşmazlıklarının tamamı için zorunlu arabulucu-
luk öngörülmektedir. Bu durum karşısında, isabetliliği zaten tartış-
malı olan İtalya’daki zorunluluk örneği, tasarlanan şekil itibariyle
bizde doğru örnek olmaktan tümden çıkmakta, deyim yerindeyse
Dünya’da bir ilk denenmektedir.
Bu durum karşısında arabuluculuğun, değere bakılmaksızın bir
kısım hukuk uyuşmazlıklarının tamamı ve konusu parasal değerle
temsil edilebilen bütün hukuk uyuşmazlık türleri için zorunlu baş-
vuru mercii haline getirilmesinin, Ülkemiz bakımından yararlarını,
sakıncalarını ve uygulanabilirlik şansını irdelemek kaçınılmaz gözük-
mektedir.
İşte bu bakış açısı ve anlayış çerçevesinde konuya bakacak olursak
aşağıdaki değerlendirmeleri yapmamız kaçınılmaz gözükmektedir: