Previous Page  477 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 477 / 497 Next Page
Page Background

Zorunlu Arabuluculğun Hukukun Temel İlkelerine Aykırılığı ve Uygulanabilirliğine Dair Sorunlar

476

ilkeler uyarınca, önceden kararlaştırılmış olsa bile –bu kararlaştırma-

nın işçiyi bağlamayacağı anlayışından hareketle- zorunlu olarak tah-

kime dahi gidilemeyeceğini hüküm altına almıştır.

Bahsi geçen ilkeler uyarınca, öncelikle tahkime gitme anlaşması

bile işçi yönünden bağlayıcı sayılmazken, işçi alacakları yönünden ön-

celikle arabulucuya başvurma zorunluluğunun getirilmesi, bu ilkele-

rin yok sayılması anlamına gelmeyecek midir? Bu sorunun cevabı için

bir de 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na

bakmak gerekiyor.

6325 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesi hük-

mü aynen şöyledir:

“Bu Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yo-

luyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir.

Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere,

an-

cak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya iş-

lemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde

uygulanır.

Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar

arabuluculuğa elverişli değildir”.

Görüldüğü üzere alıntılanan Kanun hükmü son derece açıktır.

Arabuluculuğun ancak ve sadece “tarafların üzerinde serbestçe tasar-

ruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlık-

larının çözümlenmesinde” uygulanabileceğini öngörmektedir.

Evrensel hukuk anlayışına ve kökleşmiş Yargıtay içtihatlarına

göre,

bir hususun “tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebile-

cekleri iş veya işlem” sayılabilmesi için, bu alanın; kamu düzenine

ve hukukun emredici kurallarına aykırı olmaması mutlak bir ge-

rekliliktir.

Yukarıda ifade olunan açıklama ve hukuksal dayanaklar

yok sayılmadığı taktirde, işçi alacakları ve işe iade davalarının, em-

redici hukuk kurallarına tabi ve kamu düzenine ilişkin bulunduğu

ve dolayısıyla, “tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş

veya işlemler” kapsamında yer alamayacağı çok açıktır.

Buna göre, Türk İş Hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların, zorunlu

arabuluculuğa –hatta gönüllü arabuluculuğa- uygun olmadığı açıktır.

Buna aykırı bir yasal düzenleme girişiminin, Anayasanın “değiştiri-