Previous Page  123 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 123 / 417 Next Page
Page Background

Yeni Bir Yetkilendirme (İmtiyaz) Sözleşmeleri Kanunu Yapılmasına Mutlak Bir Gereksinim Vardır

122

imtiyaz sözleşmesi ile ilgili yabancılık unsuru taşıyan bir uyuşmazlığı

çözümleyen bir hakem kararı yalnızca iptal davasına konu olabilecek,

MÖHUK anlamında yabancı hakem kararı ise hem iptal davasına hem

de temyiz incelemesine tabi olacaktır. Çelişki taşıyan bu ayrımın hak-

lı ve mantıklı bir gerekçesi bulunmamaktadır. Bu çelişkinin ortadan

kaldırılması için Kalpsüz’ün belirttiği üzere 4501 sayılı Kanun’un 5.

maddesinin değil, 6. maddesinin de kaldırılması ve tüm kamu hizmet-

leri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmaz-

lıkların tahkim yoluyla çözümünün 4686 sayılı Kanun’a tabi kılınması

uygun daha olurdu.

71

Aslında Türkiye’de uluslararası tahkim genel olarak düzenlenme-

den bunun çok sınırlı ve belirli bir kısmını oluşturan kamu hizmet-

leriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan yabancılık

unsurunu içeren uyuşmazlıklara ilişkin uluslararası tahkimin düzen-

lenmesi oldukça hatalı olmuştur. Anayasa’da ve 4501 sayılı Kanun’da

“parça” niteliğinde düzenlenen uluslararası tahkim, iç tahkim hak-

kında sevk edilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabi

kalmakta devam etmiş, bunun sonucunda uluslararası tahkimin tabi

olacağı düzen bütünlük ve uyumdan uzak kalınmıştır. Kanun koyucu

tarafındanönce genel olarakuluslararası tahkimindüzenlenmesi, daha

sonra bu genel düzenlemede benimsenen prensiplerin ve çözümlerin

ışığı altında yalnızca farklı şekilde düzenlenmesi gereken noktalara

özgü olmak üzere kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşmaları ve

sözleşmelerinden doğan ve yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklara

ilişkin tahkim hükümlerinin sevki gerekirdi. Normal olarak izlenmesi

gereken bu usule uyulmaması sonucunda uluslararası tahkimi düzen-

leyen hükümlerin sistematik, tutarlı ve özü bakımından Türkiye’nin

lamamaktadır. Asıl sözleşmeye taraf olan şirket mi, yoksa o şirketin ortaklarından

biri mi? Eğer ortaklardan biri kastediliyorsa bunun Türkçe dilbilgisi kurallarına

uygun olarak “şirketin ortaklarından en az biri” şeklinde ifade edilmesi gerekir.

Bu takdirde ise neden şirketin ortaklarından en az birinin yabancı sermaye getir-

miş olması bile yeterli gelirken bizzat imtiyaz sözleşmesini imzalayan şirketin ya-

bancı sermaye getirmesinin metne dâhil olmadığını açıklamak kolay değildir. Bu

bent hükmü, Kanun’un 2. maddesinin son fıkrası ile saklı tutulmuş bulunan 4501

sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki “yabancılık unsuru”nu

tanımlayan hükmün, son derece bozuk Türkçesinin kısmen düzeltilerek ve yaban-

cı ortağın taraf olması gereken “sözleşme” kavramının açıklanarak tekrarlanma-

sından öteye gidememektedir. Kalpsüz, s. 22-23.

71

Kalpsüz, s. 24.