Previous Page  135 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 135 / 417 Next Page
Page Background

Yeni Bir Yetkilendirme (İmtiyaz) Sözleşmeleri Kanunu Yapılmasına Mutlak Bir Gereksinim Vardır

134

lar hakkında özel kesime devredilemezlik özelliğinin geçerli olmadığı

görüşünü savunmaktadır.

94

Türk Anayasa Mahkemesi’nin anayasal kamu hizmetleri konu-

sunda doğrudan bir içtihadı bulunmamaktadır. Bununla birlikte

mahkeme, bir faaliyetin Anayasada devletin görevi olarak düzenlen-

miş olmasını, o faaliyetin kamu hizmeti olduğunu gösterdiği görüşü-

nü benimsemiştir. Karahanoğulları, Anayasa Mahkemesi’nin yapmış

olduğu bu yorumdan mahkemenin “anayasal kamu hizmetleri” kate-

gorisi yarattığı sonucunun çıkartılabileceğini, bu bağlamda anayasa

gereği devletin görevi sayılan faaliyetlerin kamu hizmeti olduğunu,

söz konusu kamu hizmetlerinin kurulup faaliyete geçirilmesinin ana-

yasal zorunluluk sayılacağını, tasfiyesi veya özelleştirilmesinin Ana-

yasa’daki devlete yüklenen ödev ortadan kaldırılmadıkça olanaklı

olmaması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Yazar, bu görüşünden,

kamu hizmetlerini kurma ve faaliyete geçirme yönteminin mutlaka

“emanet usulü” (İdarenin hizmeti bizzat yürütmesi) olduğu sonucu-

nun çıkartılmaması gerektiğini, Anayasa’da aksi düzenlenmediği tak-

dirde hizmetin mutlaka İdarenin kendi örgütü aracılığıyla yürütül-

mesinin zorunlu olmadığını, kamunun gerekli gözetim, denetim ve

strateji belirleme işlevini sürdürerek söz konusu hizmeti bu çerçevede

özel kesime de gördürebileceğini ifade etmektedir.

95

Anayasa Mahkemesi anayasal kamu hizmetleri kategorisi yarat-

mış olmakla birlikte bu tip kamu hizmetlerinin özel kesime devredil-

mezlik özelliğinin hukukumuzda kabul edildiğine ilişkin doğrudan

bir içtihadı bulunmamaktadır.

96

Anayasa’dan da kamu hizmetlerinin

94

Bkz. Karahanoğulları, s. 266 ve özellikle dn. 657-661.

95

Karahanoğulları, s. 267-268 ve dn. 666.

96

Ancak, Mahkeme, Anayasa’nın 168. maddesi kapsamında bulunan doğal servet

ve kaynakların özelleştirilemeyeceği sonucuna varmaktadır. Örneğin mahkeme-

nin yukarıda bahsedilen 9.12.1994 tarih ve E. 1994/43, K. 1994/42-2 sayılı kararın-

da; TEK’in doğal servet ve kaynakları yerinde kullanarak ya da onlardan yerinde

yararlanarak elektrik üreten teşebbüs, müessese, bağlı ortaklık, işletme ve işletme

birimlerinin özelleştirilmesinde Anayasanın 168. maddesinde öngörülen ilkele-

rin göz önünde bulundurulmasının zorunlu olduğu, 168. maddeye göre Devletin

olan doğal servetlerin ve kaynakların işletme hakkının gerçek veya tüzel kişilere

ancak süreli olarak devredilebileceği, TEK’in doğal kaynak ve servetlerden ya-

rarlanan üretim birimlerinin varlıklarının özelleştirilmesinde bunların yararlan-

dıkları doğal kaynak ve servetlerin mülkiyetinin gerçek ve tüzel kişilere devrinin

olanaksız olduğu ifade edilmiştir. Mahkeme bu kararında ayrıca, TEK’in doğal

zenginlik ve kaynaklardan yararlanarak elektrik üreten teşekkül ve birimlerinin