

TBB Dergisi 2016 (125)
Hasan DURSUN
91
açık bir şekilde, Anayasa’nın 155. maddesi, 6.1.1982 tarih ve 2575 sayılı
Danıştay Kanunu’nun 23. maddesinin o zamanki (d) bendini ve 42.
maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hükümlerini, daha açık bir deyiş-
le, imtiyaz sözleşme ve şartlaşmalarının Danıştay’ca incelemeye tabi
tutulmasını emreden hükümleri, kendisine dayanak olarak alıp ulus-
lararası tahkimi öngören kayıtları çizmeye ve sözleşme metinlerinden
çıkarmaya başlamıştır. Danıştay uluslararası tahkim şartının kamu
hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerine konulmasını
reddetmesinin nedenini, 2575 sayılı Kanun’un 24. maddesinin 1. fıkra-
sının (d) bendi, 6.1.1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri,
İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Hakkında
Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve 6.1.1982 tarih ve 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının
(c) bendi uyarınca kamu hizmetlerinden birisinin yürütülmesi için
yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan
Sorunların Çözümlenmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameler Çıkarılması
Amacıyla Yetki Verilmesine Dair Kanun” Anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı
bulunarak oybirliğiyle iptal edilmiştir. Bu kanunun ilkeler başlıklı 3. maddesinin
1. fıkrasının (f) bendinde; “Özelleştirme akitlerinin uygulanması sırasında çıkabi-
lecek hukuki anlaşmazlıkların yürürlükteki kanunlar hükümlerine göre Türkiye
Cumhuriyeti mahkemelerince yahut –uluslararası hakemlik dâhil- tahkim yol-
larına başvurularak çözülmesi” ilkesinin geçerli olduğu belirtilmekteydi. Gerçi
iptal kararında 3987 sayılı Kanun’un, Anayasanın 155, 6, 9 ve 142. maddelerine
aykırılığından söz edilmese de Anayasa Mahkemesi başkanvekili Güven Dinçer
yazmış olduğu değişik iptal gerekçesinde şu görüşleri ileri sürmüştür: “Anayasa-
nın Danıştay’ın görev ve yetkilerini belirleyen 155. maddesinde imtiyaz şartlaşma
ve sözleşmelerinin Danıştay’ca inceleneceği öngörülmüştür./Tekel konumundaki
temel mal ve hizmetleri üreten ve kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu kurum-
larının özelleştirilmesiyle ilgili sözleşmeler, imtiyaz sözleşmeleri olmaları nede-
niyle Danıştay’ın incelemesinden geçirilmesi zorunludur./ Böyle bir inceleme-
yi öngörmeyen özelleştirme hükümleri Anayasanın 155. maddesine aykırıdır./
Anayasa’nın 9. maddesine göre yargı yetkisi bağımsız mahkemelerce kullanılır./
Yargı yetkisi ulusal egemenliğin ayrılmaz parçasıdır. Türk Ulusu adına yargı
yetkisini kullanan mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkileri Anayasa’nın 142.
maddesine göre kanunla belirlenir./İptali istenilen yasa, özelleştirme konusunda
yürütme organına yargı görevi ile ilgili bazı düzenleme yetkileri vermektedir./
Ayrıca Türk mahkemelerinin yetki alanı içine girecek bir kısım konularda Türk
ve yabancı hakem yetkisi tanınarak ulusal egemenliğe aykırı hareket edilmekte-
dir./ Bu da Anayasanın 6, 9 ve 142. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.” Karar
için bkz. 10.9.1994 tarih ve 22047 sayılı R.G. Anayasa Mahkemesi Başkan vekili
Dinçer’in yazmış olduğu bu değişik iptal gerekçesi kanımızca o dönemdeki Ana-
yasa Mahkemesinin görüşünü yansıtmaktadır. Zira 3987 sayılı Kanun’un iptali
istemiyle açılan davada Dinçer’in belirttiği Anayasa hükümlerine dayanılmayıp
başka maddelere dayanıldığı için Anayasa Mahkemesi, söz konusu kanunu, iptal
isteminde belirtilen Anayasa maddelerine dayalı olarak iptal ettiği için Başkan
vekilinin belirttiği maddeler bakımından incelenmesine gerek duymamış olabilir.