Previous Page  145 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 145 / 437 Next Page
Page Background

AİHM ve Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Gizli Tanıklara Soru Sorma Hakkının ...

144

terör örgütü üyesi olmak

” suçu nedeniyle hakkında yürütülen yargılama-

da, başka suçlardan başka dosyalarda yargılanan kişilerin kolluk be-

yanlarına dayanılarak hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğunu, bu

kişilerle yüzleştirilmediğini, bu kişilere soru soramadığını, bu kişilerin

beyanlarının yasak sorgu yöntemleriyle alınıp alınmadığının araştırıl-

madığını belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınmış

olan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür (§1).

Başvuruda başvurucunun cezalandırılmasına dayanak yapılan

tek delil tanık delilidir. Söz konusu beyanlar, başka davalarda yargı-

lanan bazı sanıkların soruşturma aşamasında polis nezdinde sanık

sıfatı ile verdiği beyanlardır. İlk Derece Mahkemesi, bu tanıkları du-

ruşmaya çağırarak dinlemek yerine, bu kişilerin ifadelerinin dosya içe-

risine getirtilmesi ile yetinmiştir. Söz konusu tanıklar yargılandıkları

mahkemelerde yaptıkları savunmalarda hazırlık beyanlarının baskı

ve zorlama altında alındığını ileri sürerek kabul etmemişlerdir (§45).

Kural olarak Anayasa Mahkemesi, ihlale konu olan şikayetle-

rin ilk derece yargılaması sırasında ileri sürülmesi gerektiğinin al-

tını çizer. Bu olayda başvurucu, bireysel başvuruda ileri sürdüğü

şikâyetlerinden hiçbirini İlk Derece Mahkemesinde ileri sürmemiştir

(§46); ancak temyiz dilekçesinde, mahkûmiyetine dayanak yapılan

beyanların yalnızca ilgili mahkeme dosyalarından getirtilmekle ye-

tinildiğini, bu beyanların yasak sorgu yöntemleriyle elde edildiğine

dair iddialar bulunduğu halde, bu yönde herhangi bir araştırma yap-

madan hükme esas aldığını ileri sürmüştür. Yargıtay , başvurucunun

temyiz dilekçesinde bildirdiği bu şikâyetlerle ilgili bir değerlendirme

yapmaksızın yerel mahkeme kararını onamıştır (§47). Anayasa Mah-

kemesi bu iddiaların temyiz aşamasında ileri sürülmüş olması ancak

dikkate alınmamış olmasını, başvuruyu değerlendirmek için yeterli

görmüştür. Sanığın aleyhine olan tanıkları çapraz sorguya tabi tuta-

bilmesi, Sözleşme’nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi-

nin kilit unsurlarından biri olduğunu; bu sebeple tanık çağırma ya da

sorgulama hakkından feragat edilebilirse de feragatin geri dönülmez

bir biçimde ve kesin olarak yapılması ve herhangi bir kamu yararına

aykırılık taşımaması gerektiğini belirtmiştir (§48).

Anayasa Mahkemesi’ne göre; ancak CMK m. 211’de açıkça sayılan is-

tisnai hallerde, hükme esas alınacak olan tanıkların daha önceki beyan-

larının duruşmada okunması ile yetinilebilir. Kanun’da yazılı istisnai

haller dışında tanıkların önceki beyanlarının duruşmada okunması ile