Previous Page  348 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 348 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Ceren Zeynep PİRİM

347

felsefe üzerine kurulu olan doğrudan-dolaylı zarar ayrımı Milletler

Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler yargı organlarınca şekillendirilecek ve

uluslararası teamül hukukunun bir parçası haline gelecektir.

28

Söz konusu ayrım yalnızca maddî zararların varlığında değil,

mânevî zararların varlığında da geçerlidir. Bu çerçevede “doğrudan

mânevî zarar” ifadesi devletin uğradığı aracısız mânevî zarar anlamın-

da kullanılmaktadır.

29

Örneğin Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun,

kırkbeşinci oturumuna ilişkin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na

sunduğu raporda “

devlete ait sembollerin aşağılanması, egemenlik ve ülkesel

bütünlük ihlâlleri, devlet gemilerine veya hava araçlarına yapılan saldırılar,

devlet veya hükümet başkanlarına veya diplomatik ve konsüler temsilcilere

veya diplomatik olarak koruma altında bulunan diğer kişilere yönelik kötü mu-

amele veya saldırılar ve büyükelçiliklerin veya konsoloslukların konut doku-

nulmazlıklarının ihlâli

”, uluslararası haksız fiili gerçekleştiren devletin,

mağdur devlet nezdinde tatmin yöntemi ile gidermesi gereken doğru-

dan mânevî zararlar telâkki edilmektedir.

30

Dolaylı mânevî zarar ise devletin, kendisine vatandaşlık bağı ile

bağlı bulunan kişilere karşı gerçekleştirilen uluslararası haksız fiil-

ler nedeni ile uğradığı zararı anlatmaktadır.

31

Nitekim, Uluslararası

Hukuk Komisyonu’nun yukarıda aktarılan ifadelerinin devamında,

devletin, vatandaşlarına karşı gerçekleştirilen uluslararası haksız fi-

Tüzel Kişileri Üzerinde Diplomatik Koruma Hakkına Sahip Olan Devletin Tespiti:

Barcelona Traction

Kararından Geriye Kalanlar”,

Prof. Dr. Feridun Yenisey’e Arma-

ğan

, C. II, İstanbul 2014, ss. 2223-2260, s. 2225.

28

Uluslararası Daimi Adalet Divanı, 1924 yılında verdiği

Mavrommatis

kararında

Vattel’in anlayışını şu ifadeler ile somutlaştıracaktır: “

Bir devletin vatandaşlarının

bir başka devlet tarafından gerçekleştirilen uluslararası hukuka aykırı eylemler sonucunda

zarar görmeleri ve zararın, zarar veren devlet tarafından olağan yollardan giderilememesi

durumunda devletin vatandaşlarını koruma hakkı bulunduğu uluslararası hukukun temel

bir ilkesidir

.

Vatandaşlarından birinin davasına sahip çıkarak onun lehine diplomatik gi-

rişime veya uluslararası yargı yoluna başvuran devlet aslında kendi hakkını, yani kendi

vatandaşlarının şahsında uluslararası hukuk kurallarına uyulmasını sağlama hakkını ileri

sürmektedir”. The Mavrommatis Palestine Concessions

, 30 August 1924, Series A, n

o

:

2, s. 12.

29

Stephan Wittich, “Awe of the Gods and Fear of the Priests: Punitive Damages and

the Law of State Responsibility”,

op. cit.

, ss. 104-105.

30

Report of the International Law Commission to the General Assembly on the

work of its forty-fifth session (3 May-23 July 1993),

Yearbook of the International Law

Commission

, 1993, Vol. II, Part Two, s. 78, par. 8.

31

Stephan Wittich, “Awe of the Gods and Fear of the Priests: Punitive Damages and

the Law of State Responsibility”,

op. cit.

, ss. 104-105.