

149
TBB Dergisi 2017 (129)
Volkan ÖZÇELİK
Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan
tarafın o işlemi yapma hakkının ortadan kalkması yaptırımı (HMK m.
94/3) kendisine kesin süre verilen taraf içindir. Bu sebepledir ki, kesin
süreye ilişkin ara karar kendisine kesin süre verilen tarafa bildirilme-
lidir. Acaba bu ara kararın karşı tarafa bildirilmesi de gerekli midir?
Esasında bu soru kesin sürenin yaptırımının ortaya çıkması ile ilgili
değildir. Zira kesin sürenin yaptırımının hüküm ifade etmesi, kendi-
sine kesin süre verilen tarafa usulüne uygun bildirimin yapılmasına
bağlıdır. Karşı tarafa tebligat yapılıp yapılmayacağı sorusu daha çok
usul ekonomisi ilkesi ile hukuki dinlenilme hakkını ilgilendirmekte-
dir. Nitekim usul ekonomisi ilkesini sağlamakla görevli olan hâkim
(HMK m. 30), gerekmediği halde tebligat yaparsa yargılama masraf-
larının artmasına neden olur. Bu ise usul ekonomisi ilkesini zedeler.
Ancak konumuz bakımından, kendisine kesin süre verilmeyen tarafa
da gerekirse tebligat yapılmalıdır. Zira her ne kadar tarafa kesin süre
verilmese ve kesin sürenin yaptırımı kendisi hakkında uygulanmaya-
cak olsa da, hukuki dinlenilme hakkı gereğince yargılama esnasında
yapılan bu mahkeme usul işleminden kendisine kesin süre verilmeyen
taraf da haberdar edilmelidir (HMK m. 27/2-a). Böyle bir durumda hu-
kuki dinlenilme hakkı usul ekonomisi ilkesine üstün tutulmalıdır.
III. KESİN SÜRE VERİLDİĞİNİN TUTANAĞA YAZILMASI
Hâkim tahkikat ve yargılama işlemlerinin icrasını tutanağa yaz-
dırır (HMK m. 154/1). Ön inceleme, tahkikat ve yargılama işlemleri,
ancak tutanakla ispat olunabilir (HMK m. 156). Dolayısıyla tutanağın
usulüne uygun biçimde ve eksiksiz tutulması son derece önemlidir.
Hâkim kesin süre verdiği ara kararı da tutanağa yazmak zorundadır
(HMK m. 154/3-ğ). Ayrıca tutanak hâkim ve zabıt kâtibi tarafından
derhal imzalanmalıdır (HMK m. 155/1). Bu yapılırken tarafa kesin
süre verildiğinin bildirilmiş olması tek başına yeterli olmaz. Yukarıda
incelemiş bulunduğumuz tüm şartların yerine getirildiğinin tutanak-
tan anlaşılması gerekir. Yargılama işlemlerinin ancak tutanakla ispat
olunabileceği düşünülürse, usulüne uygun bir kesin süre kararı ve-
rildiği ancak bu şekilde ispat olunabilir. Örneğin tarafa sözlü olarak
gerekli açıklamanın ve ihtarın yapılmış olmasına rağmen bu hususun
20.01.2003, 110/211 (Yılmaz, Şerh, s. 708).