201
TBB Dergisi 2017 (129)
Şafak PARLAK BÖRÜ
tahmini olarak kabul edilebilmesi durumunda
23
, bu edim geçerli bir
götürü tazminat edimi olarak değerlendirilmelidir.
Götürü tazminata ilişkin bir anlaşma ancak tarafların karşılıklı ve
birbirine uygun irade beyanlarıyla meydana gelir.
24
Asıl borcun ihlal
edilmesi halinde borçlunun götürü tazminat edimini ifa borcu altında
olduğu kesin olarak belirlenmiş olmalıdır. Zira götürü tazminat edi-
mi, götürü tazminat anlaşmasının objektif esaslı unsurudur; bu çerçe-
vede, asıl borcun ihlal edilmesi durumunda götürü tazminat edimi-
nin ödeneceği hususunda tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade
beyanlarının bulunmaması durumunda, götürü tazminat gündeme
gelmez.
25
Götürü tazminat edimi, genellikle sözleşme ihlalinin belli bir türü
için kararlaştırılır ise de, bazı hallerde götürü tazminat anlaşmasında
ihlal türü üzerinde durulmaz. Bu gibi hallerde, sözleşmenin yorum-
lanması suretiyle farklı şekillerdeki sözleşme ihlali için de aynı götürü
tazminat ediminin ödenip ödenmeyeceğine ilişkin değerlendirme ya-
pılır. Örneğin, bir makinenin tesliminde temerrüde düşülmesi haline
ilişkin olarak kararlaştırılan götürü tazminat edimi duruma bağlı ola-
rak makinenin ayıplı olması halinde de ödenebilir. Çünkü makinenin
zamanında teslim edilmemesi ile makinenin ayıplı olması nedeniyle
işlevsiz hale gelmesi, yani kullanılamaması-makineden yararlanıla-
maması kural olarak aynı zarara yol açar; her ikisinde de makinenin
kullanımından mahrumiyet gündeme gelir. Bunun tersi de düşünüle-
23
Götürü tazminatın makul bir zarar tahmini olup olmadığı, götürü tazminat an-
laşmasının yapıldığı ana gore belirlenir. Ancak bu noktada önemle ifade etmek
gerekir ki, bu soyut kriteri somut olaya uygulayabilmek o kadar kolay değildir.
Önem arz eden husus, tahminin gerçekçi olmasıdır. Bu çerçevede, götürü tazmi-
nat anlaşmasının yapıldığı zamandaki ve yerdeki piyasa ve pazar koşulları, arz
ve talep hususları, yine taraflara ait niteliklerin dikkate alınması gerekir. Bunun
yanında, her iki tarafın da asıl borcun ihlal edilmesi halinde meydana gelen
gerçek zarar ile götürü tazminat arasında söz konusu olabilecek belirli bir oran-
daki farklılığa katlanması, diğer bir ifadeyle hoşgörü göstermesi (hoşgörü sınırı)
gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Ortaya çıkacak zararın önceden kes-
in şekilde tahmin edilmesi, bu yönde önceden miktar yönünden birebir örtüşen
bir değerlendirme yapılması çoğunlukla mümkün değildir. Sonuç olarak, götürü
tazminatın kararlaştırılması birtakım riskleri beraberinde getirir; taraflar bu
yönde bir anlaşma yapmak istediklerinde, bu tür belirsizlikleri göze almak duru-
mundadırlar (Ayrıntılı olarak bkz. Oertli, N.318; Birinci Uzun,
s.76 vd).
24
Oertli, N.110.
25
Oertli, N.111.