Previous Page  98 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 98 / 405 Next Page
Page Background

97

TBB Dergisi 2017 (129)

Özen KAYA GÖÇMEN / Ender DEDEAĞAÇ

reği

33

; kanunda suç oluşturan fiiller açıkça sayılmış olduğuna göre ve

ceza kanunlarının uygulanmasında kıyasa da başvurulamayacağına

göre bu sınırlayıcı hükümler, tüzel kişiler açısından da karşılaşılması

muhtemel kanunun hükümleri kapsamında ele alınabilir. Tüzel kişi-

ler, faaliyet konularına göre ve her bir muhtemel somut olay açısından

ilgili kanun hükümlerini nazara alarak, “fiiller ile kişileri irtibatlandı-

rabilir” ve bu şekilde yapılacak bir çalışma ile yönetim kurulu üyeleri-

nin sorumluluğu konusunda netlik sağlanabilir.

Ayrıca yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu değerlen-

dirilirken TCK’nın suça iştirak hükümleri de hatırda tutulmalıdır.

Bu kapsamda özellikle faillik (md.37), azmettirme (md.38), ve yardım

etme (md.39) hükümleri incelenmelidir. Bu aşamada, bu konunun ay-

rıntısına girilmeyecektir ancak somut olaya göre yönetim kurulu üye-

lerinin kanunda sayılmış olan bu şekilde bir “suça iştirak” sıfatları söz

konusu değil ise, sorumlu tutulmalarının da mümkün olmadığı belir-

tilmelidir.

Benzer şekilde kast ve taksire ilişkin genel hükümlerin değerlen-

dirilmesinde de bir üst paragraftakine benzer bir sonuca ulaşılmak-

tadır. Bir kişinin eyleminden sorumlu tutulabilmesi ve cezalandırıla-

bilmesi için o kişinin eyleminde kusurlu olması gerekir. Failin psişik

faaliyeti ile sonuç arasındaki ilişki olarak da tanımlanan kusur veya

kusurluluk sorumluluk için gerekli bir koşuldur.

34

Failin isnat kabi-

liyetine (kusur yeteneği) sahip olması ve fiili de bilerek ve isteyerek

işlemesi gerekir.

35

33

Kanunilik ilkesinin sonuçları için bkz. Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel

Hükümler, 10. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2011, s.15 vd.

34

Ayrıntılı bilgi için bkz. Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta

Yayınları, 2013, s.173 vd.

35

Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 10. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara

2011, s.28 vd. İsnat yeteneği ile kusur yeteneği kavramları burada aynı anlama

gelecek şekilde kullanılmıştır. Nitekim TCK’da isnat edilebilir olmayanlar kusur

yeteneği olmayanlar şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin bkz. md.37/2. Benzer tespit

için bkz. Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Genel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara 2013,

s.380 vd; TCK’nın isnat yeteneğini kaldıran veya azaltan nedenlerin düzenlendiği

ilgili madde gerekçelerinde de “kusur yeteneği” ifadesinin kullanılmış olduğu

görülmektedir. Örneğin TCK md. 31, 32 ve 34. maddelerin gerekçesi, Bkz.

Cumhur Şahin/İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Mevzuatı, T.C.Adalet Bakanlığı

Eğitim Dairesi Başkanlığı, Ankara 2007, s.140-145. Benzer görüş ve bu konudaki

açıklamalar için bkz. Zeki Hafızoğulları, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Fail,

İsnat Yeteneği, İsnat Yeteneğini Azaltan veya Kaldıran Nedenler” Erişim: http://