Previous Page  192 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 192 / 417 Next Page
Page Background

191

TBB Dergisi 2017 (132)

Ayşe Seda GÜLSEVEN

ri yoktur ve iş zamanıyla dinlenme zamanı iç içe geçmiştir. Son olarak

bu emeğin karşılığı yoktur. Kadınların ev işlerini yapmak ve aile üye-

lerinin bakımı ve sağlığını sağlamak için harcadıkları emeğin karşılığı

olmadığından, ev içi emek özellikle bu sebeple görünmezdir.

“Ekmek parası kazanma” ve “aile geçindirme” rolünü üstlenmiş

olan erkeğin piyasa koşullarında daha yüksek ücret alması, erkeğin

ücretinin bütün aile için, kadının aldığı ücretin kendi harçlığı olduğu

yönündeki yerleşik cinsiyet düzeninin temelleri 19. yüzyılın ortaların-

da atılmıştır.

19

Günümüzde kadınların iş yaşamına katılımı, temelleri

19. yüzyılda atılmış olan cinsiyete dayalı işbölümünü oldukça değiş-

tirmişse de, işbölümünün eşit bir seviyeye geldiği söylenemez. Eği-

timden, kültür ve sanattan yüzlerce yıl uzak tutulan, özgürce seyahat

etme ve böylece yaşam deneyimini zenginleştirme olanaklarına sahip

olmayan, özel alanda ev işi ve çocuk bakımı gibi işlerle uğraşmaya

mecbur bırakılmış kadınların, ekonomik alanda yetkinlikleri de kısıtlı-

dır. Kadınların ailelerinin malvarlıklarından erkekler kadar yararlana-

mamaları, daha az eğitim olanaklarına sahip olmaları, çalışma yaşamı-

na da birer meslek sahibi bireyler olarak katılmalarını, donanımlarının

yetersizliği sebebiyle engellenmektedir. Yeterli malvarlığı ve eğitim-

den yoksun kalan kadının, çalışma yaşamına erkeklerle eşit koşullarda

katılımını beklemek gerçekçi değildir.

20

Bu durum, geçmişte olduğu

gibi günümüzde de, kadının cinsiyete dayalı iş bölümündeki rolünü,

daha da fazla ev işleriyle, çocuk ve yaşlı bakımıyla bağlantılı hale ge-

tirmektedir. Aynı zamanda kadınların anılan bakım yükümlülükleri,

19

Sancar, Erkeklik: İmkânsız İktidar Ailede, Piyasada ve Sokakta Erkekler, s. 31, 52-

53.

20

“Entelektüel özgürlük maddi şeylere bağlıdır. Şiir de entelektüel özgürlüğe bağ-

lıdır. Ve kadınlar her zaman yoksul olmuştur, yalnızca iki yüzyıl boyunca değil,

zamanın başlangıcından bu yana.” der Virginia Woolf, 1928 yılında, Kendine Ait

Bir Oda eserini oluşturan konuşmasında. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin

sonuçlarını onlarca örnekle ortaya koyan yazarın bakış açısıyla, bugün yaşadı-

ğımız topraklara baktığımızda, kadınların çocukluk çağından itibaren maruz

kaldığı eşitsizliklerin sonuçlarını eserin yazıldığı tarihteki sonuçlarla kıyaslamak

mümkündür. Eğitime erişimi erkek çocuklarının sahip olduğu kadar hak olarak

görülmeyen, erken yaşta ev işlerinin yükünü annesiyle paylaşan, erken yaşta ev-

lendirilen ve erken yaşta çocuk sahibi olan, zamanının çoğunu ev ve bakım işle-

rine ayırmak zorunda olduğundan kendisini geliştirme olanağı sınırlı olan, eko-

nomik gelir getiren bir işte çalışsa bile ev ve bakım işleri devam eden kadınların

çoğunlukta olduğu toplumsal düzende, cinsiyete dayalı geleneksel toplumsal

cinsiyet rollerini değiştirebilmelerinin imkânının sınırlı olduğu görülmelidir. Bkz.

Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda, (Çev. Handan Saraç), Remzi Kitabevi, 2014.