Previous Page  216 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 216 / 417 Next Page
Page Background

215

TBB Dergisi 2017 (132)

Ayşe Seda GÜLSEVEN

örneklerine yer veren doktrin görüşlerindeyse, kadının bakire çıkma-

masının eşin niteliğinde hatayı oluşturduğu kabul edilmektedir.

76

Nitelikte esaslı hatayı sübjektif ve objektif yönden ele alan doktrin,

kadının bekâretini, “normal düşünceli ve görüşlü, orta zekâlı insanlar”

için evlenmenin zorunlu bir unsuru olarak kabul ettiğinde, toplumsal

cinsiyet rollerini pekiştiren bir rol oynar. Bu yöndeki yaklaşımların,

yasa metninin yorumunu toplumsal cinsiyet rollerine dayanarak yap-

tığının ve böylece toplumsal cinsiyet rollerini bir kere de hukuk zemi-

ninde ürettiğinin altı çizilmelidir.

Yargıtay içtihatlarındaysa toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden

üretildiği görülmektedir:

“ … Davacı-davalı kocanın davası Türk Medeni Kanunu’nun 149/2.

maddesine dayalı evliliğin iptali davasıdır. Davalı-davacı kadının zifaf gecesi

bakire (kız) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadın-

da bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının

kabulü gerekirken reddi isabetsizdir.”

77

Alıntı yapılan çoğunluk kararına muhalif kalan iki üye, ayrı ayrı

yazdıkları muhalefet şerhlerinde, yargılamanın devamı sırasında alı-

nan doktor raporuna göre, davalı kadının bakire olduğunun, kızlık za-

rının duhule müsait olduğunun anlaşılmasına karşın, davacı kocanın

tanıklarının soyut ifadelerine dayanılarak evlenmenin iptali sebebinin

var olduğunun kabulüne karşı çıkmışlardır. Yerel mahkeme kararı-

na ulaşmak mümkün olmadığından, Yargıtay dairesindeki çoğunluk

üyelerinin bakış açısını tam olarak anlayabilmek mümkün değildir.

Ancak bir yorum olarak şu eklenebilir: Çoğunluk kararına göre esasen

evliliğin iptaline sebep oluşturan, kadının evlenmeden önce başkasıyla

birlikte olmuş olmasıdır, kızlık zarının duhule müsait olması sebebiyle

ilişki gerçekleşmiş olsa da yapılan doktor muayenesiyle kadının bilim-

sel olarak bakire olduğu tespit edilmesinin bir önemi yoktur. Kadının

evlenmeden önce cinsel ilişkiye girdiği yönündeki tanık beyanları ye-

terli görülmüştür.

76

Zevkliler- Acabey- Gökyayla, s. 892, YİBK, 02.05.1951, 2-66 E.-53 K., HGK,

09.02.1966, 2-737 E.-34 K., HGK, 06.07.1968, 2-647 E.-548 K. sayılı kararlara atıfla

yazarların bu yönde görüş bildirdiği görülmektedir.

77

Y

2.HD,

22.02.2007, 2006/14649 E.-207/2504 K.