

TBB Dergisi 2011 (96)
Halide Gökçe TÜRKOĞLU
245
bilme hakkı, anlaşmaya olan bağlılığı, daha doğrusu anlaşmayı ihlal
etme derecesine göre belirlenmektedi.
Cumhuriyetin ortalarında, Roma devleti düşmanları tarafından,
yenilmesi güç, insafsız bir devlet olarak görülmekteydi. Savaşın so-
nunda Roma askerleri kazandıkları topraklarda yağmalama yapmış-
lar, sadece korku ve terör esdirmek için, gördükleri herkesi, hatta
hayvanları bile öldürmüşlerdir.
44
Yalnız Romalıların savaş yoluyla ele
geçirdikleri yerlerde yaşayanların yaşam haklarına duydukları saygı,
savaş sırasında Roma’lılarla verilen mücaadele ile bağlantılı idi. Yani,
Roma’lılara kendiliğinden teslim olunmuşsa, bunların yaşam hakla-
rına saygı duyulur ve kendilerine
humanitas Romana
gösterilirdi. An-
cak, Roma’lılara kendiliğinden teslim olmamış halk için herhangi bir
merhamet gösterilmesi söz konusu olmazdı
45
. Uyuşmazlıkların anlaş-
ma yoluyla çözülmesi insanca olan yöntemdir. Uyuşmazlıklarda güç
kullanılması vahşiliğin işaretidir. Savaşmanın tek haklı noktası, barışı
elde edebilmek amacıyla yapılmasıdır. Zafer kazanıldığında, savaşma-
yıp evlerinde kalmayı tercih edenlerle, barbarlar aynı muameleye tabi
tutulmamalıdır.
46
44
Roma geleneklerine göre, savaşın sonunda, komutan Roma askerlerine şehri
yağmalamalarını ve gördükleri her canlıyı öldürmelerini emrederdi. Buradaki
amaç, şehir halkına korku salmaktı. Çoğunlukla şehir halkı saklanmış olduğundan,
Roma askerleri hayvanları keserdi. Katliamdan sonra da, yağmalama başlardı.
Liv.26.46.3. Lloyd A Thompson,
Romans and Blacks
, Routledge, London 1989, s.
210.
45
Harris, s. 74 vd. Cumhuriyet döneminde, fethedilen yerler derhal, Roma devletinin
toprakları arasına girmekle birlikte, orada yaşayanlar hemen Roma vatandaşlığını
kazanmazlardı. Roma askerleri ile savaşarak, cebir sonucunda Roma’ya teslim
olmuşlar, artık muhtar bir varlıkları olmadığından dolayı,
ius gentium
kuralları
doğrultusunda,
captivi
yani harp esiri sayılırlardı. Oysa ki, herhangi bir silahlı
çatışmaya taraf olmaksızın, kendi iradeleri ile Roma’ya teslim olmuş olanlar,
peregrini alicuius civitatis
yani başka bir devletin vatandaşı olan yabancılar olarak
adlandırılır dı. Mücaadele ederek yenilen ve Roma devletine teslim olmak
zorunda kalan (
deditio
) devletin sakinleri, Roma
populus
’unun veya
senatus
’un
ya da yetkili komutanın, tek taraflı olarak düzenlediği bir
foedus
işlemine uygun
olarak,
peregrini dediticii
adını alırlardı. Her iki çeşit yabancı yani
peregrini
de özgür
kişilerdi. Ancak,
peregrini alicuius civitatis
olanlara, şeklen özerkliklerini koruyan
kendi devletlerinin vatandaşlığı tanınmakta ve dolayısıyla da, kendi örf ve
adetlerini, kanunlarını uygulayabilmekteydiler. Aynı şekilde, Roma hukukunun
kendilerine tanıdığı ölçüde haklara sahip olurlardı. Buna karşılık,
peregrini
dediticii
, Roma tarafından tanzim edilmesi gereken topluluklara dahil sayılırdı.
Bu çeşit yabancıların hukuki statüleri, Roma devleti tarafından tek taraflı olarak
düzenlenirdi. Umur, (Giriş), s. 380
46
Cic. Off. 1.34-5