Background Image
Previous Page  300 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 300 / 521 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (96)

Yeliz ŞANLI ATAY

299

“yasaklayıcı ya da hak kaybına yol açıcı”

işlemlerin, yasa düzenlenmesi ol-

maksızın yapılması olanaklı değilken;

21

Anayasa kuralının doğrudan

uygulanabilirliği, özellikle temel hak kurallarına ilişkin olarak kabul

edilmektedir.

22

Zira, Anayasa kuralının konusu, temel hak kurallarına

ilişkin ve yeterli açıklık ve kesinlikte ise, Anayasa kuralının uygulan-

masının yasada açık kuralın varlığına bağlanması, hak ve özgürlükten

yararlanma olanağını ortadan kaldırır.

23

Kuralın uygulanabilirliğinin diğer bir yönü, yargı yerleri ve ida-

re bakımından özellik gösterip göstermediği sorusudur. Bu konuda,

devlet organları arasında ayrım yapmayan görüşler olduğu gibi,

24

İdari

Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK), idari işlemin iptal nedeni ola-

rak,

“kanuna”

değil,

“hukuka”

aykırılığı öngörmesi karşısında, idarenin

yetkisini, yargı yerleri karşısında daha sınırlı gören

25

ya da Anayasa-

ya uygun yorum işlevinin, hem idare yargıcı, hem de idare makamları

bakımından geçerli olduğunu savunan

26

ya da tam tersine, Anayasaya

aykırı bir yasa olması durumu halinde, yargıcın, yasayı kural olarak ih-

mal yetkisinin olmamasına karşılık, idarenin

“uygulamadan kaçınmak”,

“uygulayacağı kuralları belirlemek yetkisi”

olduğunu dile getiren

27

görüş-

21

D.12.D., E.1969/2879, K.1970/1271, k.t.12.6.1969,

Danıştay Dergisi,

S.2, 1971, s.320.

Akıllıoğlu,

İnsan Hakları -I- Kavram, Kaynaklar ve Koruma Sistemleri,

s.59.

22

Buna karşılık Tanör, Anayasa kuralının doğrudan uygulanabilirliğini, insan hak-

larına yönelik

“somut”

Anayasal yasaklar bakımından da tartışmaktadır (Tanör,

Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu,

s. 327). Yazar’a göre,

“soyut yasaklar yasama orga­

nınca somutlaştırılmadıkça idare ve yargı tarafından doğrudan uygulanamazlar, bunların

soyut karakteri ve “kanunla sınırlama” ilkesi buna engel”

ken, somut yasaklar, “

kendi­

liklerinden

ve

doğrudan

uygulanabilecek kadar net olanlardır”. Bununla birlikte,

Yazar,

“Anayasadaki bu türden yasakların hemen hepsinin zaten yasalarda tekrarlanmış

olması nedeniyle bunların fazla bir pratiği yoktur”

açıklamasını da eklemektedir.

23

Yılmaz Aliefendioğlu,

Anayasa Yargısı,

Yetkin Yayınları, Ankara 1997, s.295.

Anayasa hukukunda

“Yasama organının ihmali”

(Aliefendioğlu,

Anayasa Yargısı,

s.

293) ya da

“parlamentonun hareketsizliği”

(Bakır Çağlar,

“Anayasa Yargısında Yorum

Problemi Karşılaştırmalı Analizin Katkıları”

,

İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi (İHİD),

Yıl 5, Sayı 1-3, İstanbul 1984, s.33) olarak adlandırılan bu durum, salt Anayasa’da

uygulanması yasaya bırakılan konular bakımından değil; Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesi’nin taraf devletlere, kendi iç mevzuatlarında, sözleşmenin bütün

kurallarının uygulanmasını sağlayacak değişiklikleri yapma yükümlüğü içeren

57. maddesi açısından olduğu gibi, yasama organınca düzenleme yapılmasının bir

yükümlülük olarak görülebileceği durumlar bakımından da geçerli olarak ortaya

çıkabilir. Aliefendioğlu,

Anayasa Yargısı,

s.296.

24

Hirsch,

“Anayasa’nın Özel Hukuk Kurallarına Etkileri”,

s.6.

25

Özay,

“Anayasa: Özgürlükler ve İdari Kolluk Etkinlikleri”,

s.276.

26

Azrak,

“İdari Yargıda Anayasaya Uygunluk Sorunu”,

s.336.

27

Akıllıoğlu,

İnsan Hakları -I- Kavram, Kaynaklar ve Koruma Sistemleri,

s.49, 56. Yazara

göre,

“yargıcın Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesine olanak bulunmayan durumlarda

üstünlük ilkesi uyarınca anayasaya aykırılık konusunda kendisinin karar vermesi gerektiği