

İdari İşlemde Başvuru Yollarının Gösterilmesi Yükümlülüğü
302
kararda, bir önceki karardan farklı olarak,
“hak arama özgürlüklerinin
korunması amacı”
vurgulanmakla birlikte, yasama yetkisinin devredile-
mezliği ilkesi yönünden yapılan Anayasaya aykırılık iddiası da redde-
dilmiştir.
36
Burada bir noktanın vurgulanması gerekir: Anayasa kura-
lının doğrudan uygulanabilirliği ile yasanın, başvuru yollarına ilişkin
bir kural içermesi ve bu durumda, açık ve belirli olması gerekliliği ayrı
konulardır. 40. maddenin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanabilirliği,
itiraz hakkını öngören bir yasa kuralının açık ve belirli olması gerekli-
liğini ortadan kaldırmaz. Çünkü, bizzat madde hükmü, başvuru yol-
larının gösterilmesi yükümlülüğünü, ayrım yapmaksızın,
“devlet”
ve
“işlemleri”
bakımından, yani yasama organı açısından da öngörmek-
tedir. Nitekim, yasama organı, Anayasa değişikliği sonrası, Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HMUK) değişiklik yaparak
37
ve
Anayasa değişikliği sonrası çıkarılan Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
(CMK) aynı içerikteki düzenlemelere yer vererek,
38
başvuru yolları-
nın, mercilerin ve sürelerin gösterilmesini, HMUK ve CMK açısından
yasa kuralı haline getirmiştir. Diğer yandan, konuya ilişkin tüm esas
ve usullerin idarenin kural koyucu işlemine bırakılması, yasama yetki-
sinin devredilmezliği ilkesini gündeme getirmelidir.
40. maddede yer alan kuralın doğrudan uygulanabilir olup olma-
dığı, Danıştay kararlarında da konu edilmiştir: Danıştay dördüncü
dairesince, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali ismiy-
le açılan davanın süre aşımı yönünden reddi şeklindeki ilk derece
mahkemesi kararının temyiz incelemesinde,
“Anayasanın bağlayıcılığı
ve üstünlüğü”
ilkesi ile Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerinin, başvuru
yollarının gösterilmesini
“Anayasal zorunluluk”
olarak gerekli kıldığı
ve bu zorunluluğa, Anayasanın bağlayıcılığı ilkesi sonucu, yasama,
36
“Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı
yolunun açık olduğu belirtilmektedir. Buna göre, ilgili mercilere itiraz edilebileceğine
dair bir kural bulunmasa bile Anayasa ve yasalar gereğince ilgililerin kontrol ve denetim
sonuçları hakkında yargı yoluna başvurma olanakları vardır. Bu durum karşısında, işyeri
yetkililerine tanınan ilgili mercilere itiraz hakkının, yasayla düzenlenmesi ve itiraz hakkı
için özel bir düzenleme yapılması gerekmez. Bu hakka ilişkin esas ve usullerin yönetmelikle
belirlenmesi, asli düzenleme yetkisinin devredilmezliği ilkesini ihlal etmediğinden
Anayasa’nın 2. ve 40. maddelerine aykırı değildir”
.
37
Bkz., HMUK, m.338/4. Kural, değişiklikten (5236/14, 26.9.2004) önce, mahkeme
hükmüne ilişkin olarak
“kanun yolları”
ibaresini içerirken, mevcut hali
“hüküm
sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi”
şeklindedir.
38
Bkz., CMK, m.34/2, m.40/2, m.231/2, m.232/6 ve konuya ilişkin Yargıtay Ceza
Genel Kurulu kararı olarak, E.2007/3-9, K.2007/18, k.t.30.01.2007.