

TBB Dergisi 2011 (96)
Sançar Sefer SÜER
77
da bulunduğu zamanın %40’ının, ortalama seçmenden uzaklaştığı za-
manlara denk geldiği belirtilmiştir (EK). Parti üyeliği bakımından ise,
1980 sonrasında keskin bir düşüş gözlemlendiği, 1961-1998 arasında
seçmen hareketliliğinin arttığı ve seçmen sadakatinin azaldığı ifade
edilmekle birlikte, daha dikkatli bir inceleme sonucunda, bu hareket-
liliğin, Kirchheimer’in beklentisinin aksine, sol-sağ blokları arasında
değil, aynı blok içinde gerçekleştiği belirtilmektedir.
Kanaatimizce, Almanya örneğine ilişkin, yaklaşık 50 yıl geriye baka-
rak oluşturulan yukarıdaki veriler, catch-all tezini doğrulamıyorsa da,
aynı araştırmada kullanılan tablolardan yola çıkarak, Kirchheimer’in
makalesini yazdığı 1950’lerin sonu ve 1960’lı yıllarda, CDU ve SPD ara-
sındaki ideolojik ayrımın en aza indiği ve her iki partinin de merkeze
yaklaşarak bu dönemde ortalama seçmeni takip ettiğinin açıkça görül-
düğü söylenebilir. Bu durum, Kirchheimer’in yaptığı tahlilin, elindeki
verilere göre oldukça sağlıklı olduğunu göstermektedir.
2. İtalya
İtalya örneğine yönelik incelemelerde ise, 1994 öncesi ve sonrası
kesin olarak ayrılmaktadır. 1994 öncesinde, İtalyan Hristiyan Demok-
rat Partisi (DC) kısmen catch-all özellikler gösterse de, son tahlilde,
hem DC hem de İtalyan Komünist Partisi (PCI) kitle partisi özellikle-
rini muhafaza etmişlerdir
83
. DC, 1944 yılında kitle partisi olarak ku-
rulmuş, Katolik ve anti-komünist, sınıflar arası bir parti olarak tanım-
lanmaktadır. Catch-all partilere yaklaşan yönü olarak da, dini inanç
ve komünizm karşıtlığı dışında, söylemlerinin tutarlı siyasi mesajlar
içermemesi gösterilmektedir. Ancak, tamamen siyasetin merkezine
yönelmemesi de göz önüne alınarak, esnek ve catch-all’un sadece bazı
özelliklerini gösteren bir parti olarak anılmaktadır. PCI da, özellikle
1968’deki Prag Baharı sonrasında Sovyetler Birliğine yönelik tutu-
munu değiştirse de, ideolojik olarak çizgisini genel olarak korumuş
ve kitle partisi olarak kalmıştır. Üye sayısı da, çok keskin bir düşüş
göstermemiştir. Bu dönemde, PCI ve DC merkeze yaklaşarak benzeş-
medikleri gibi, küçük partilerin gücü de, catch-all’un gerektirdiği iki
partili sistemin aksine düşmemiştir.
83
FORESTIERE, s.577-580.